Site icon MEFENEF

Adıgelerin Eski (Çitle Örülmüş) Evleriyle İsp Evleri Birbirine Benziyordu

 

 

 

Batı Kafkasya göz kamaştırıcı  ve nefes kesici güzellikte yerlerle kaplı bir ülke: Gökyüzü açık (berrak; bol güneşli), dağları yüksek, yüce, ormanları gür, ovaları geniş ve kalın humus tabakasıyla örtülü, her çeşit ürün üretmeye elverişli ve verimli bir yer. Yeşil otlaklar ve gür çayırlarla kaplı yerleri çok. Toprak süslenmiş gibi akarsularla yarılmış. Binlerce yıl boyunca Adıgeler işte bu topraklarda yaşayarak ulus olmuşlardır.

                                                                          Kafkasya’dan Bir Manzara

 

Her bir ulus yaşadığı toprağa göre konut,  bahçe, araç ve gereç düzenlemeleri yapar. Adıgeler bu gibi konularda büyük bir yetenek sahibiydiler. Adıgelerin köy ve ev kuracak yerleri belirlemede belli ölçütleri vardır. Eskiden köyler, çoğunlukla akarsuların sağ yakalarında kurulurdu.

 

Kuban Nehrine dökülen akarsularımızın sağ yakaları daha yüksektedir. Baharları karlar eriyip sular taştığında, bu gibi tümsekte bulunan yerler sular altında kalmazlardı. Irmakların sol yakalarındaki yerleşimler ise yakın zamanlarda kurulmuştur. Büyük dedelerimiz su baskınlarından korunma konusunda büyük bir deneyim sahibi idiler.

Köy yerini belirlerken, ırmak kıyısının durumu dikkate alınırdı. Yaz ve kış, besledikleri hayvanların suya inmelerine elverişli yerleri seçerlerdi.

                                                        Eski Adıge Yaşamını Anlatan Bir Desen Çalışması

 

 

 

 

Ev (vıne), ahır ve samanlıkları (bğağe) inşa ederken kullanılacak malzemeyi temin için ormanın, tarım topraklarının, otlakların köy yakınında olmasına önem verirlerdi. Bu arada Adıgelerin kesintisiz düşman saldırıları altında yaşamış olduklarını da unutmamak gerekir. Hemen kaçmak ve saklanmak için köyler ormanlara yakın yerlerde kurulurdu.

 

İnsan ömrünün sınırlı olduğunu biliyorlardı

 

Ulusumuz çok eskilerden beri insanın sürekli  yaşayamayacağını, süreli bir ömrü olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle kadın erkek hepsinin ana sorumluluklarından biri de, torunlara ve onların çocuklarına daha güzel ve kirlenmemiş  bir dünya bırakmaktı.

 

Adıgeler kendilerini kuşatan doğadaki her bir varlığın bir can taşıdığına inanıyorlardı. Bu nedenle ağaç kesmek bir yana, bir dal olsun kırmaz ve bir yaprak olsun koparmazlardı. Küçük çocuklar çimenleri yolmaya kalkıştıklarında, “dedelerinizin sakallarını koparmayın” derlerdi.

 

Yılda sadece iki ay avlanırlardı: Duruma göre kasım ve aralık aylarında ya da aralık ve ocak aylarında ava çıkarlardı. Damızlık ve gebe hayvanları avlamaz, herhangi bir hayvanı ve kuşu gereksiz yere avlamaz ve öldürmezlerdi.

 

Yerleşim yerini seçme

 

 

Köyün yerleşim yeri seçildikten sonra ailelerin arsa ve bahçeleri belirlenir, paylaşım yapılırdı. Bu gibi seçimlere önem verirlerdi: Uygun ya da uygun olmayan  yer araştırmaları yaparlardı. Aile bunu dikkate alarak, büyük evi (aile konutunu) inşa etmek istedikleri yere yeni, taze bir yumurtayı gömerlerdi. Yumurtayı on gün o yerde gömülü tutarlardı. Yumurta kurumadığında ya da çürümediğinde o yere evi ve diğer binaları inşa ederlerdi. Ayrıca, büyük baş hayvanları bahçeye alır, geceleyin yattıkları yeri ahır yeri olarak seçerlerdi.

 

İnsan ömrünün sınırlı olduğunu bildikleri için de ev, ahır ve samanlıklarını çürüyecek ve toprağa karışacak malzemelerden – odun, çalı (yarılmış söğüt dalı), toprak (sıva için), saz ve kamıştan yaparlardı. Bu gibi ağaçtan örme ve toprak  sıvalı evler (Чыиф унэ – duvarları yarılmış söğüt dalı, vb ile örülmüş ev) en çok yüz yıl ya da uzun bir insan ömrü kadar dayanırdı.

 

Taş ve tuğla ev inşa etmezlerdi

 

Eski Adıgeler, yukarıda söylediğimiz gibi, bütün doğa varlıklarının, sadece hayvanların ve bitkilerin değil, taşların bile ruh taşıdıklarına inanırlardı. Bu nedenle doğaya zarar vermemek için taş ve tuğla evler inşa etmezlerdi. Bu tür evler çöktüklerinde doğada enkaz (kalıcı  kir, atık)  bırakıyorlardı.

 

Bu arada Adıgecede yiğitlik içeren sözcükler bulunduğunu da söylememiz gerekiyor. Eskiden bir kişi kendisine taş ya da tuğladan bir ev yaptığında, bunu, o kişinin kendisine güvenmediğine, korkak biri olduğuna yorarlardı.

 

Ölüler dünyası (hadrıhe) sınırsızdı, bu nedenle ölüler için taş evler, İsp (cüce) evleri inşa ederlerdi. Bu gibi evlerin çoğunun üzerine toprak yığarlardı. O evler kötü kişilerin saldırılarına uğramadığı, ölü evinin üzerindeki toprak kaldırılmadığı ya da kazılmadığı sürece, bu gibi evler (İsp evleri) sonsuza değin ayakta kalırlardı, ama kötü kişiler o evlerin canına okumaktan da geri kalmadılar. Çoğu ulus kendi kültür ürünü olmayan yapıtlara fazla özen göstermez, bu gibi yabancı yapıtların yok edilmelerini pek umursamazlar. Adıgeler kendilerine ait olsun, olmasın ölülerin gömülü olduğu yerleri hiçbir zaman kazımadılar.

 

Atalarımız, büyük dedelerimiz İsp evlerini, dolmenleri doğru düzgün inşa etme becerilerine sahiptiler. Ama İsp evlerini öteki dünyaya göç etmiş kişiler için inşa ederlerdi. 3000 ile 5500 yıl öncesine gittiğimizde, bilim insanları Adıgelerle Abhazların 10000 üzeri İsp evi inşa etmiş olduklarını saptadılar. Bilim insanları XIX. yüzyılda Batı Kafkasya’da sadece 2500 kadar İsp evinin kaldığını da  belirlediler.

 

İlk dönem İsp evleri büyük değildi, kutu benzeri idiler, dört ince blok, dikdörtgen gibi bitiştirilerek dikilir, ölü (hade) içine oturtulur, ondan sonra beşinci ince blokla İsp evinin üstüne (çatı karşılığı) konurdu. Ölünün yatırılmayıp oturur halde bırakılması nedeniyle İsp evine “oturma evi” (исыпIэун) ve “İsp evi” (ispun) demiş olmalılar. Tek bir oda (пэщ) inşa edilirdi. Ön kısmında sundurma (лъэгуц) ve delikler bulunur, delikler tıkaçla kapatılırdı. Bu yerler anlaşılacağı üzere aynı soydan (лIакъо) olan  ölülerin konulduğu mezar evlerdi. Gerektikçe tıkaç çıkarılıp sonraki ölü içeri bırakılır, sayı birkaç ölüye ulaştığında da, İsp evinin üzeri taş ve  toprakla örtülür ve yığma mezara (höyük) dönüştürülürdü. İsp evleri küme küme ya da yüzerli (шъэрышъ) sayıda yapılırdı.

 

 

Bronz çağının erken dönemlerinde İsp evleri ile toprak sıvalı küçük çıtalarla örülmüş evlerin (чыиф унэхэм) planları ve yapılışları birbirine benziyordu. Oturulacak yer tek oda (peş) olurdu, ön tarafına bir iki sütun dikilip bir sundurma yapılırdı.

                                                                               İsp Evi

Çok eski dönemlerde inşa edilen evlerin (binaların) birbirlerine benzediklerini, arkeologlar olarak belirlemiş bulunuyoruz. Toprak sıvalı, çit örmeli bu evler (Чыиф унэ) bronz çağı başlangıcından bu yana kullanılmış ve günümüze ulaşmıştır. Bu ev ve bina örnekleri binlerce yıl boyunca değişmemiş, XIX. yüzyıl ortasına değin Adıgeler arasında kullanılmıştır.

 

                                        Eski Adıge Çit Örme, Toprak Sıvalı ve Saz Damlı Ev (Bğağe)

Maykop Kültürü kapsamında MÖ dördüncü ve üçüncü bin yıllara ait evler tek odalı olurdu, yan yana iki üç odalı evler yoktu. Planları daire, yuvarlak ya da dikdörtgen şeklinde olurdu. 4500 – 5500 yıl öncelerine ait bu örnekleri Kazanıkoyaçe, Neçerezıyej ve Leninehable eski yerleşim yerlerinde, şimdiki Pşıkuyhable ve Tevıyhable köyleri çevresinde ortaya çıkardık.

 

Bu binalar uzunluk ve genişlik bakımından 4 metre ile 6 metre arasında değişiyordu. Evler dal örme olup içleri ve dışları toprakla sıvanmıştı. Tek odanın içi dar olduğu için döşemede üç çukur (мэш) kazılırdı. Şimdiki ev eşyaları, divan, dolaplar, şifonyer ve komodin gibi şeyler yoktu. Bir çukurda (gözde) yiyecekler, diğerinde kap kacaklar, üçüncüsünde de alet edevat bulunur, çukurların üstleri örme çitle örtülürdü.

 

Eski köylerde ilginç şeylerle de karşılaşıyorduk, eski evlerin hepsi yanmıştı, toprak sıvaları tuğla gibi pişmiş, sertleşmişti, çit ve kazık izleri görülebiliyordu. Direk ve kirişlerin  ek yerlerini de görüyorduk.

 

Maykop Kültürü ve erken bronz çağına ait İsp evleri ile içinde yaşanan (ikamet edilen) normal evlerin büyüklükleri ve yapılış biçimleri birbirinden pek farklı değildi.

 

 

Sırası gelmişken bir şeyin altını çizmemiz gerekiyor, Adıgeler ile Abhazlar evlerini binlerce yıldan beri sundurmalı olarak yapıyorlardı.

 

İsp evlerinde bulunan eşyalar

 

 

Eski Adıgeler, gelenekleri gereği ölülerini çok sayıda eşya ile birlikte gömerlerdi. Erken bronz çağında höyüklere defnedilen kişilere takılan eşyaların benzerleri İsp evlerinde de bulundu.

Ne yazık ki, binlerce sayıya ulaşan İsp evlerinin çoğu soyuldu. Tek tük de olsa İsp evlerinden değerli eşyalar çıkarıldığı da görülebiliyor.

 

İsp evlerinin taştan yapılmaları ve yapılış şekillerinin farklı oluşları dışında, bulunan eşyaları benzeteceğimiz başka örneklerin olmaması gibi durumlarla da karşılaşılıyor. Mamrıkuaye’de (Новосвободнэ) (*) Aleksey Rezepkin’in kazdırdığı  İsp evi kümesindeki evlerin birinde 4000 yıl öncesine ait telleri  gerilmiş bir arp (пщынэтIаркъо) bulundu. Bunu yeryüzünde bulunmuş en eski müzik  enstrümanlarından biri olarak kabul edebiliriz. Binlerce yıl boyunca toprak altında ve İsp evinde kalmış olan bu enstrüman sağlam ve kullanılabilir bir durumda değildi.

                                                                      Adıge Arpı (Pşıneţarko)

 

Ağaçtan yapılma bu arpın  (пщынэтIаркъо) bir benzerini Sţaşu Yusıf  üretti, 1980 yılında Leningrad’a (St. Petersburg) götürüldü, bilim insanları önünde çıkardığı makamlar dinlendi. Bu arp şimdi Ulusal müzemizdedir.

 

 

Yetenekli  bir kişi olan Sţaşu Yusıf ağaç işlemeciliğinde usta biriydi, değişik el işleri üretiyordu. Maykop’ta ilk oteli (haćeş) inşa edenlerden biriydi. Ürettiği eşyalar Ğobekuaye köyünde kendi adına kurulan müzede sergileniyor.

                                        Altın Kolye (Novosvobodnaya’da bulunmuştur)

Aleksey Rezepkin’in İsp evlerinden çıkardığı  bronz ve taş eşyalar dışında, 5000 yıllık altında  şık bir kolye ve küçük bir altın tabak da bulunuyor.

                                       Altın Tabak (Novosvobodnaya’da bulunmuştur)

İlginç bir buluntu da, ölü odasının içindeki üç duvara 5000 yıllık değişik resimlerin işlenmiş olmasıdır.  Bu resim işlemeler dünyada tek örnektir, resim işlenmiş başka bir eski mezar odası bulunmuş değil. Şimdi Ulusal müzemizde sergileniyor.

 

Yine belirtmemiz gerekiyor, dolmen kültürünün Adıgelere ait olduğunu kabullenemeyenler görülüyor. Adıgey’e gelen Rus arkeologlar, bu eşyaların Avrupa’dan buralara getirilmiş olduğunu ispat konusunda birbirleriyle  yarışıyorlar. İspat aracı olarak da masallara başvuruyorlar. Bu kişiler, İsp denen cücelerin tavşan sırtında koşuştuklarını, taş evleri de devlere (yınıjlara)  yaptırdıklarını söylüyorlar

 

İsp evi kültürünü Adıge ve Abhaz atalarımız yaratmamış iseler, 10000 üzeri İsp  evi toprağımızda ayakta  kalabilir miydi?!

Çar II. Aleksandr’ın 17 Eylül 1861’de  Novosvobodnaya’da Adıge temsilcilerle buluşması

Tev Aslan.

Adıge Cumhuriyeti Ulusal müzesi bilim çalışanı, Rusya Gazeteciler Birliği üyesi.

(*) – Mamrıkuaye, Novosvobodnaya (Новосвободная), Adıgey’in güneyinde, Maykop rayonunda  bir Kazak köyü. 17 Eylül 1861’de Rus İmparatoru II. Aleksandr bu yerde bir Adıge heyeti ile görüşmüş, Adıgelerin bulundukları toprakları boşaltıp  Kuban Irmağı solunda gösterdiği yerlere yerleşmelerini ya da Türkiye’ye göç etmelerini buyurmuştu. – hcy

Adıge mak, 08 Eylül 2022

Чыифхэмрэ испунэхэмрэ зэфэдагъэх

Exit mobile version