(Ağustos 1942)
Tahtamukay rayonunda çok sayıda Adıge köyü var. Natuhaye köyü de bunlardan biri. Köylerin en küçüğü, ama arka planı, öykü ve tarihi büyük bir köy. Adıge – Rus (Kafkas) Savaşı sonrasında burada (Çerkesya’da) oturan büyük topluluklardan geride kalan 174 aileden bu köy türedi.
.
İkinci Dünya Savaşı 80 yıl önce başlamıştı. Savaş Ağustos 1942’de köyüme de sıçradı.
Ülkemizi yiğitçe koruyan savaşçılar arasında Natuhaylar da vardı. Natuhaylardan madalya ve ödüller alan çok sayıda kişi çıktı, ben de adlarını sunmak istiyorum. Bu kişiler arasında Halış Aydemır, savaş öncesi kolhozumuzda (köy ortak tarım kooperatifinde) çalışmıştı. Hahurate Doletçerıy (Devletkerıy) savaştan dört yıl sonra geri döndü, Abaze Yerecıb (Recep) Fin Savaşının ardından İkinci Dünya Savaşına da katıldı. 1942 yılında el ve ayak parmakları yanmış olarak köye dönmüştü. Abaze Yerecıb, parmakları sarılı halde yine de kolhozun hayvanlarını dağa, ormana sürüp Almanlardan kaçırmayı başaranlardan biriydi. Hağur Anzavur obliskom (özerk il yönetimi komitesi) ikinci sekreteri (vali yardımcısı) idi. Gunay Mustaf Tahtamukay rayonu parti komitesi ikinci sekreteriydi ve partizan (direnişçi) müfrezesi lideriydi. Savaş sonrası tarım alanındaki çalışmaları nedeniyle Lenin nişanı ile ödüllendirildi. Eşi Kırımhan’a da eşdeğer bir ödül verildi. Merkiske İbrahim birçok rayonda savcı olarak görev yaptı. Savaş sonrasında da savcı olarak çalıştı ve Natuhaye köyünde bir okul yaptırdı. Şehel Hise (ШэхэлI Хьисэ; İsa) “Kızıl Bayrak nişanı” ile ödüllendirildi. Yiğitlik gösterenlerden biri de Bek Pşımafe’dir. İstihbarat örgütü mensubu idi. 10 – 12 yıl önce birlikte çalıştığı albay, Pşımafe’nin yiğit biri olduğunu, verilen görevleri eksiksiz yerine getirdiğini gazetede yazmıştı. Şöyle yazmıştı: “Pşımafe gizli bir göreve gönderildi, Alman albayını yakalayıp bağladı, omuzuna atıp bize getirdi”.
Hağur İlyas, Çuşhako Zavurbeç (yüzbaşı rütbesiyle köye döndü), Bılımğot Zavurbeç ve Beğ Selım donanmada yiğitlik gösterenlerdendirler. Büyük yiğitlik gösteren kişi listesi uzun. Bu kişiler sorulduğunda madalya ve nişanlar alma nedenlerini söylemeyi pek istemezlerdi: “Ülkeyi savunduğumuz için verdiler, gerekirse yine savunuruz” derlerdi sadece.
Aldıkları ödüllerle gurur duyan, övünen kişiler değildiler, tenezzül etmiyorlardı. Kültür Evi müdürü iken 9 Mayıs tarihine kadar akşam buluşmaları düzenlemiştim, açıklamalar yapıyordum. Köyden askere alınan 88 kişiden 46’sı dönmüş, 42’si dönmemişti. Bir aileden iki, üç, dört, beş… kişi savaşa gidiyordu. Bunlardan Meces Haniye’nin beş oğlu ve eşi, hepsi savaşta can verdi. Hahurate Mıhamet’in beş oğlundan üçü öldü, ikisi geri geldi, Abaze Hasan’ın üç oğlu ve bir kızından biri döndü, diğerleri can verdiler. Zuzuklar, Hağurlar ve Şevcen kardeşlerin hepsi öldüler. Erkekler dışında üç kadın da savaşa katıldı. Bunlardan Tıko Meryem 1941 – 1945 yılları arası muhabereci olarak savaşta çalıştı, Lıbzıv Meryem (ЛIыбзыу Мерэм) partizan (direniş) müfrezesi mensubu idi; Bek Meleçhan, ilk Adıge küçük kızı olarak Moskova’da tıp eğitimi gördü, doktor olarak savaşa katıldı, Lenin Nişanı ile ödüllendirildi. Savaşta Melekhan’ın kendi gibi hekim olan arkadaşı hastalandı, “ Kız çocuğumun yetimhaneye bırakılmasını istemiyorum, onu büyütmen için sana yalvarıyorum” dedi. Meleçhan, arkadaşının dileğini yerine getirdi: Küçük kızı okuttu, büyüttü ve meslek sahibi yaptı. Kız şimdi Koşhable beldesinde, sanat okulunda öğretmen olarak çalışıyor. Kendisi ve çocukları Adıge aileleri içinde yer aldılar. Hahurate Sime, Krasnodar Tıp Okulu ikinci kursu öğrencisi iken kurs öğrencilerinin hepsi ile birlikte savaşa gönderildi. Hahurate Sime bunlardan biriydi. Hahurate Sime Kerç Boğazında birliği ile birlikte Almanlar tarafından kuşatılıp esir alındı ve kimsenin sağ çıkmadığı . Ravensbrück esir kampına kondu. Kamptaki tek Adıge kızı olmuştu. Kampta karşılaştığı uygulamaları «Къушъхьэ чыжьэхэм япщыналъ» (Uzak Dağların Şiiri) adlı kitabının “Eceli Yendik” (Хьадэгъум текIуагъ) adlı belgesel öyküsünde anlatıyor. Öykü, ünlü gazeteci Lehusej Haceretbıy’ın (ЛIэхъусэжъ Хьаджэрэтбый) uzun öyküsünde de yer alıyor.
1974’te Kültür Evinde tüm köylü toplanmış, konuklara bile zor yer bulunur olmuş, erkekler bahçede, kapı ve pencereler açık Hahurate Sime’nin anlattıklarını dinliyorlardı. Almanya’dan getirdiği Almanca yazılı bir fotoğraf albümünü ekrana yansıtarak Almanların işledikleri katliam ve cinayetleri, öldürdükleri kişileri yaktıkları fırınları, esirlere yaptıkları işkenceleri sıralayarak iki buçuk saat konuşmuş, birçok dinleyici kendini tutamayarak ağlamıştı. Sime’nin esir kampında karşılaştığı baskıları Bleğoj Yunıs’ın şiirlerinden dinlerken gözyaşı akıtmamak olanaksızdı. Rusya Yazarlar Birliği üyesi Halış Seferbıy en ünlü şairlerden biri. Seferbıy’ın “Çete ç’eğim” (Kılıç Gölgesinde) adlı şiirinde Hahurate Sime’nin çektiği çile dile getiriliyor. 30 Nisan 1945’te Sovyet askerleri toplama kampını özgürleştiriyorlar, kamptan sağ çıkanlar arasında Sime de vardı. Askerler esirleri görünce irkildiler, onlara “Yürüyen iskeletler” diyorlardı, Hahurate Sime 30 Nisan günü için ikinci doğum günüm diyordu.
Ağustos 1942’de Almanlar Adıge’ye girdiler, Maykop’taki kurumlarda görevli kişilerin köylerine dönmelerini istediler. Bunlardan biri de Adıge Bilimsel Araştırma Enstitüsü çalışanlarından Merkiske Reşid (Меркицкэ Рэщыд) idi.
Reşid küçükken hamaktan düşüp ayağı kırılmış, kendisini tedavi edecek bir hekim bulunamamıştı. Ayağı sakat kaldığı için askere alınmamıştı. 5 – 6 sınıflarda okurken ilginç şiirler, daha sonra öyküler ve masallar yazmaya başlamıştı. Bunlar gazete ve dergilerde yayımlandılar. Öğretmen okulunu bitirdi. Natuhaye, Tahtamukay ve Şıncıy okullarında öğretmenlik yaptı. Büyük bir yetenek olduğu anlaşıldığından “Adıge mak” gazetesinde yazı yazmaya başladı. Ardından Bilimsel Araştırma Enstitüsü’nde çalışırken İkinci Dünya Savaşı patlak verdi, Alman askerleri Adıgey’e geldi, Reşid köyüne döndü. İyi Almanca biliyordu. Almanlar köye geldiler ve kendileri için çalışmasını Reşid’den istediler ve zorladılar, ama kabul etmedi. Sabahleyin Reşid’i evinden aldılar ve kurşuna dizmek üzere için merdivenin ikinci basamağına çıkardılar. Annesi Almanların elinden fırlayıp oğlunun yanına koşmaya kalkıştı, bir Alman asker tüfeğinin dipçiği ile vurup kadını uzaklaştırdı. Annesi “A oğlum, dediklerini yap, seni öldürecekler” dedi. “Anne, onların dediğini yapamam. Onların dediğini yapmaktansa ölmeyi yeğlerim” deyince asker ateş edip Reşid’i yere düşürdü. Almanların dediğini yapmadığı için cesedini bir hafta boyunca kar yağışı altında bahçesinde tuttular, gömülmesine izin vermediler. Anne pencereden bakıp ağıtlar düzerken can verdi. Anne oğul Almanların elinde yaşama veda ettiler. Reşid henüz 30 yaşındaydı ama güzel yazılar ortaya koymayı başarmıştı. Adıge Bilimsel Araştırma Enstitüsü’nde iki cilt tutarındaki yazılarını bulduk. Reşid evliydi ve iki çocuğu vardı. Daha 30 yaşında bize güzel bir iz bıraktı. Natuhaye’de savaşta ölenler anısına bir anıt dikildi. Anıtı dikenlerden biri de savaşa katılan Nepsev Mecıd, Bek Mecıd, Hağur Yunıs ile gençler idi. Anıtın yapımı tamamlandığında devletin gönderdiği paranın tamamı geri gönderildi: “Bunlar bizden kişiler, bunlar bizleri korudular” dediler. Nepsev Mecid yüksek sesle cenaze ağıtını (hadağe) okudu, topluluğun hepsi istisnasız ağladı. 12 Şubat 1943’de köyümüz kurtulduktan sonra, köyümüzden iki genç kız traktör sürücü kursuna katıldı ve tarlalarda çalışmaya başladı. Bu iki kız Kizikova Fate ile Yemzeğ Zule idi. Hanskaya’daki mekanik kursunu bitirip 1946 yılına, erkekler geri dönene değin çift sürmeyi sürdürdüler. 15 – 16 yaşındaki Açumıj Hacumar arızalanan traktörleri tamir ediyordu. Kadınlar Tahtamukay merkeze gidip 10 litrelik ağaç boduçlar içinde traktörler için gerekli yakıtı yaya olarak getiriyorlardı. Tahtamukay ile Natuhay arası 12 km. Natuhaylılar yüzde 90 oranında birbirlerini seven ve akraba olan kişiler, savaş ve kıtlık günlerinde bunun büyük bir yararını gördüler, olan olmayana verdi ve felaketleri aştılar. Sözlerimi bağlarken ülkemiz insanları, yeryüzündeki tüm uluslar için, kalbinde sevgi ve iyilik olan herkese,için, acı dolu günler görmemeleri, sağlık, mutluluk ve barış içinde yaşamaları, güneşin hepimizi aydınlatmaya devam etmesi için dua ediyorum.
Hahurate Svetlan.
Natıhuay.
Adıge mak, 08 Eylül 2021
Eski Natuhayların köyü Hatramtuk için bk.- https://mefenef.com/natuhaylarin-izinde-2708.html?fbclid=IwAR0tMURDOWIzWthe7vK_VyyoSNrTXy9CNhZpzry9YmEAEP415-Lt7nis0Fc