Site icon MEFENEF

Bir Şapsığ Arıcı ve Müzisyenin Yaşamı

Bir Şapsığ Arıcı ve Müzisyenin Yaşamı

 

Soçili Çerkes arıcılar arıcılıktan söz ederlerken Hacıko köyü (*) yaşlılarından Haĥo Osman’ın adını anmadan geçemezler. Osman artık aramızda değil, ama genç arıcılar onun arı yetiştirme tekniğini anıyor ve halen uyguluyorlar.

Arıcılığı meslek edinmiş olan kişi ister istemez yaşam biçimini değiştirir. Arıların bir kurala, bir sisteme dayalı olarak yaşadıklarını, her birinin kendi payına düşen görevi yerine getirdiğini söylerler. Arıların çalışma biçimini sürekli gözleyen ve örnek alan birinin kendi amacına ulaştığı söylenir.

Osman 1945 yılında arıcılığa başladı. 60 yıl arı kovanları ve arı yetiştirme işiyle uğraştı, 92 yaşına bastığında arıcılığı bıraktı, ama arıları kalbinde yaşatıyor, dağlara götürdüğü arı kovanları gözlerinde tütüp duruyordu.

              Haĥo Osman

Arıcılık konusunda konuşmaya başladığında, insanlar  bıkmadan onu dinlerlerdi.

Osman arı ırk seçimi, beslenmesi, çoğaltılması ve benzeri konularda çok şey öğrenmiş ve deneyimli bir arıcı olmuştu. Yıllar boyunca onları gözledi, arıların birlik içinde nasıl bir yaşam düzeni sürdürmekte olduklarını öğrendi. Yakın yerlerdeki, yörelerdeki arıcılar ziyaretine geliyorlardı. İşin sırrını deneyimli bir arıcıdan öğrenmekten daha önemlisi olamaz diyor, pratiği yazılı bilgilerden önde tutuyorlardı. Bu usta arıcının ünü ülkeye  yayıldı, dış ülkelerden de bilim insanları yanına, evine  gelmeye başladılar.

Bazıları Osman’ın bulduğu teknikleri para karşılığı satın almak istediler. Osman buna yanaşmadı, bildiği her şeyi  karşılık beklemeden isteyen herkese öğretiyordu. “Bildiğim her şeyi arılardan öğrendim, bana çalışma disiplinini, doğa düzenini  öğretenler onlar oldu”, – diyordu.

Osman yaşamı boyunca hangi işe el attıysa  başarıyla hepsinin üstesinden geldi.  İşe yatkın biri olduğu anlaşıldığı için çok genç yaşta “Udarnik” adlı sovhozun başına getirildi.  Askerlik hizmetinden muaf tutuldu, buna ilişkin eline bir yazı da verildi, o ise, yaşıtlarının askere alınmış olmalarına gıpta ile bakıyordu. 1949 yılında evlendi.  Arkadaşları savaştan köye döndüklerinde, kendi de onlar gibi uzaklarda görev almak dileğiyle uzak bir yere atanmasını istedi.

Dört yıl Uzak Doğu’da çalıştı. Çalışma tekniğini kavramış olmasının yararını gördü, başarılar elde etti, “Sovyet-Çin dostluğu” madalyası ile onurlandırıldı. Osman bu olayı severek anlatırdı:

Osman ulusal kültürümüzde iz bırakanlardan, en eski Adıge şarkılarını derleyen ve plağa  aktaranlardan biriydi. Şimdilerde  o plaklar artık bulunamıyor, evinde olanlar, bunları ulusal kültürümüzün değerli ürünlerinden sayıyorlar.

Osman’ın anlatıları arasında  1970’lerde Moskova’da “Çokuluslu Sovyetler Birliği” adlı ilginç bir  gösteri olayının anısı da var. Gösteriler Moskova televizyonundan da veriliyor ve büyük bir seyirci kitlesi tarafından izleniyordu. Gösteri  üzerine Kıyıboyu Şapsığe’den giden beş kişilik  müzik ekibi, bilim insanları, eleştirmen ve halkla ilişkiler uzmanlarının ilgisini çekti ve bu kişiler Soçi yöresinde yaşayan küçük bir yerli ulusun zengin kültürü ile tanışmış oldular. Osman, Şapsığe şarkıları ile makamlarını topluma duyuranların adlarını severek anlatırdı. Şaguc Mahmud (Шагудж Мыхьамод), Tıv Seferbıy, Kobĵ Mahmud, Tıv Bakir, Açumıj İsa. Bu adların arasına hak etmiş biri  olarak Osman‘ın adı da eklenmeli.

“Gösteride görev alan çok sayıda ekip içinde en öne çıkan ve izleyicinin ilgisini çeken topluluklardan biri de biz Şapsığlar olmuştuk”, – diye anlatırdı Osman.

Uzun yaşamı süresince Osman pişmanlık duyacağı hiçbir adım atmadı. İşini içinden geldiği gibi severek yaptı, halkın onu beğenmesi ve ona saygı duyması  da bundan olmalı. “Atın morali bir bozuldu mu, o at koşmaz” derler Adıgeler. Dağlılar bu atasözünün anlamını  çocuk yaştan başlayarak  öğrenirler. Bu gerçek Osman’ın yaşam süreci içinden hep parıldamaya devam etmiştir.

Nıbe Anzor

Adıge mak, 16 Temmuz 2020

(*) – Hacıko, Şapsığe’de Aşe Irmağı vadisinde 518 nüfuslu (2010) bir Adıge köyü.

ЦIыфыр гъашIэм егъасэ

Exit mobile version