Bin yıl önce, 1022 yılında, eski Rus Tmutarakan Prensliği hükümdarı Mstislav’ın ordusu, Adıgelerin türediği eski bir ulus olan Kasogların toprağına girdi.
Kasog Prensi Reded topladığı ulusal ordusuyla düşman ordusunun karşısına çıktı. Savaş meydanında karşılaşan savaşçıların hayatını kurtarmak için Reded, Mstislav’a şöyle bir öneride bulundu: “Ordularımızı çarpıştırmayalım, ikimiz silahsız olarak karşılaşalım. Kazanan, yenilenin evini, mülkünü, çoluk çocuğunu da alsın”. Anlaştılar. Saatler boyu süren mücadele sonucu taraflar bitkin düştüler. Ancak Mstislav, Reded’in kendisinden daha güçlü olduğunu anlamıştı! Kasog komutanının üstün gelmekte olduğunu fark eden Mstislav, çizmesinde sakladığı bıçağını çıkarıp Reded’e sapladı. Mstislav hile yaparak mübarezeyi (güç yarışmasını) kazanmış oldu. Olay ilk iki yüz yıl boyunca canlılığını korudu ve anlatıla durdu.
Mstislav ile Reded’in karşılaşması XII. yüzyılda yazılmış “Geçmiş Yılların Öyküsü” (Повесть временных лет) adlı yazıda yer aldı. Yazıyı Kievo-Peçorski Kilisesi rahibi Nestor yazmıştır. Karşılaşmayı kazanamayacağını anlayınca, Mstislav’ın Tanrıya şöyle yakardığı Rus öyküsünde yazılı: “Ey Tanrı’nın Kutsal Annesi, bana yardım et! Onu yenersem senin adına bir kilise yaptıracağım” (О, пречистая Богородица, помоги мне! Если же одолею его, воздвигну церковь во имя твое). Din inancı Mstislav’a güç kattı diyenler oldu, onlar onun hile yaptığını görmezden gelip olayı diledikleri gibi yazdılar, Mstislav ise sözünü tuttu ve bir kilise inşa ettirdi. Ancak Rus komutanın hile yaparak üstün geldiği de tarihte yer aldı. Centilmenlik/ yiğitlik Reded de kaldı!
1185 tarihinde yazılan “İgor’un Alayı Hakkında Bir Söz” (Слово о полке Игореве) adlı ünlü tarihi belgede Mstislav ile Reded arasındaki mücadele, “İje, Reded’i Kassogların alaylarından önce öldürdü” (Иже зареза Редедю пред полкы касожскими) şeklinde anlatılıyor. Olay, Mihail Lomonosov, Nikolay Karamzin ve diğer tarihçilerin yazılarında ve Rus şarkılarında da anlatılıyor.
Rus klasiklerinde – A. Puşkin ve K. Rıleyev’in şiirlerinde Mstislav ile Reded’in mübarezesine değinilmiştir. Olay, Puşkin’in “Kafkas Tutsağı” adlı uzun şiirinde de bir dize olarak yer almıştır:
“Belki tekrar eder
Müthiş Kafkas gelenekleri;
Uzak ülkelerin öyküsünü anlatacak,
Mstislav’ın antik mübarezesi … “
(Быть может, повторит она
Преданья грозного Кавказа;
Расскажет повесть дальних стран,
Мстислава древний поединок…)
Puşkin’in “Mstislav” üzerine uzun bir şiir yazmak istediği, şairin el yazmalarından anlaşılıyor.
Adıge ulusal tarihi konusunda çalışan Abaze Hasan, Aleksey Argun’un “Adıgelerin Prensi Reded” (Адыгэмэ япщэу Рэдэд) («Редед – князь адыгов») adlı kısa tarihsel öyküsünü Nalçik’te yayımlamıştır. Bğejneko Zavır kitabı resimlemiştir. Ordu komutanlarına ilişkin değişik karşılaşma örnekleri çizildi. Bilim insanı Kirill Novoselski’nin tahminine göre, Rerih’in 1943 yılında yaptığı resim esas alınarak Mstislav ile Reded’in karşılaştığı yeri saptanmak istendi. Kuban Ovasındaki Rus köyü Roza Lüksemburg ile Gostagayevskaya stanitsası (Kazak köyü) arasındaki tepe, bilim insanına göre karşılaşmanın yapıldığı yer. Ancak bu da nihayetinde tahmin.
Bir soru: Peki bin yıl boyunca Mstislav ile Reded’in güç gösterisinde bulunduğu yeri belirlemeyi kimse akıl edememiş mi? Tarihi belgelerde buna ilişkin bir kayıt yok. Ama güç gösterisinin (mübarezenin) Sagin ulusunun toprağında yapıldığı düşünülüyor. Saginler Tmutarkan sınırında oturuyorlardı. Tmutarakan, şimdi Taman stanitsasının (Kazak kasabasının) bulunduğu, Kerç Boğazına daha yakın olan bir yerdir. “Taman – Tarhan” sözcüğü “vergi yükümlüsü olmayan kent, kale” anlamına geliyor, uzak bir geçmişte ticaret yolları bu yerden geçiyor, Avrupa ile Kafkasya’yı, Kafkas ötesi ile Orta Asya’yı birbirine bağlıyordu. X-XIII. yüzyıllar boyunca Tmutarakan’da Hazarlar, Rus prensleri, Bizanslılar ve Tatarlar sırasıyla egemen oldular. Reded’in toprakları kentin yakınlarındaydı. Tarihçi Nikolay Karamzin’in kitabına dayanarak İvan Ahmatov’un çizdiği atlasa göre, mübarezenin geçtiği yer, 29 nolu haritada, çapraz kılıç işaretiyle gösterilmiştir. Bu yer Nevınomissk’in güneydoğusunda ve Çerkessk kentinin de kuzeydoğusunda olan bir yerdir. Araştırmacılar eski haritalarda hatalar bulunabileceğini belirtiyorlar. Şimdiki Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti arazisinde “Redanski Ormanı” denen bir yer bulunduğunu ve yakınından Redanka Irmağının aktığını belirtmemiz gerekiyor. Kesin olan nokta, mübarezenin bir tepede yapılmış olmasının nedeni de, askerlerin kendi komutanlarının güreşini görmek istemeleri olabşlir. Negume Şore’nin yazılarında (“Adıge Ulusunun Tarihi” adlı kitabında) Reded konulu bir bölüm bulunuyor. Negume Şore şöyle yazıyor:
“Reded can verdi. Savaşmadılar, Adıgeler en ünlü, en yiğit ve en soylu komutanlarını yitirmiş olmanın derin üzüntüsü içinde topraklarına geri döndüler. Birkaç yıl sonra Adıgeler güçlü bir ordu kurup Reded’in öcünü almak için Tamtarakay (ТэмэтIаркъу – Tev Aslan’ın yorumu) sınırlarını aştılar. Karşılarına binlerce kişilik bir ordu çıktı. Savaş uzun sürdü ve Tamtarakay’ın zaptı sırasında çok kişi can verdi. Zafer sonrası Adıgeler tutsaklar ve ganimetlerle ülkelerine geri döndüler. Eski Rusya’da bir prenslik merkezi olan ve yok olan Tamtarakay gibi, savaşın kendi de XII. yüzyıldan kalma tarihi yazılarda Tmutarakan adı da geçmemeye başladı. Ama bu ad ve olay eski söylentilerde kaldı, üstelik Adıge ulusal tarihinde ve öykülerinde özel bir yer aldı.
Baş Prens Reded’in adının tarih içinde yitip gitmesini istemeyen eski Adıgeler şarkı/marş söylerken şarkılara “vorayda-rada” (орайдэ-радэ) nakaratı ile eşlik ediyorlardı, böyle yaparak ve Reded adını tekrarlayarak yiğidin adının unutulmasını önlemek istiyorlardı, böyle diyen bilim insanları vardır. Ordu komutanı Prens Reded’in öykülerinin Adıge folklorunda bulunduğu Negume Şore’nin yazıları ile de kanıtlandı.
Bilim insanı Beytığon (Betuganov) Seferbıy, Źemıha Kasbolet ve ulusal yazar Meşbaşe İshak‘ın yapıtlarında bu yiğit Adıge komutan ve soylusu anlatılıyor. Can verirken Reded, oğullarına, hile yapmış olmasına rağmen Mstislav’dan bu yerde hesap sormamalarını vasiyet etti. “Adıgeler korkaklara saldırmazlar”, Mstislav bu sayede bu yerden sağ çıkmayı başardı. Reded’in yiğitçe davranışı sonucu binlerce asker de sağ salim evine geri döndü.
Adıge tarihçilerden Ĥotko Samir ile Pç’eşho Nurbıy’ın yazdıklarına göre (“Tmutorokan Prensliği ve Kasogların ülkesi: Kafkasya’daki eski Rus kolonizasyonunun ilki”) ((«Тмутороканское княжество и страна касогов: первый опыт древнерусской колонизации Кавказа»), Rus prenslerinin Adıgelerden 300 yıl önce Hıristiyan dinini kabul etmiş olduklarını öykü yazarı bilmiyor olmalıydı. Öykü yazarı Mstislav’ın Tanrıyı doğurana (Tanrının annesine – Богородиц) yalvardığını, dini inancı sayesinde ve onun yardımıyla başarı sağladığını söyleyerek, Mstislav’ın kural dışına çıktığını, hileli bir üstünlük sağladığını gizlemeye çalıştı, bu iki bilim insanı bu görüşte.
Yazıda, “Mstislav’ın Reded ailesini yok etmediği, aksine ayakta tutmaya çalıştığı anlatılıyor. Mstislav kızını Reded’in oğluna verdi. Rus büyük soylu aileleri Lopuhinler, Uşakovlar, Teleginler, Glebovlar ve daha başkaları Reded’in oğlundan türediler… Kasog soy ismi eski Rus soylu aileleri içinde yer almış oldu. … A. Galdo’nun ifadesiyle Reded’in kendi kutsal bir önder (сакральный вождь) olarak Adıgeler arasında kaldı”.
Bilim insanlarının tahminlerine göre, Tmutarakan adı Kasogların devlet tarihi içinde yer aldı ve Kafkasya’daki en eski kolonilerden biri oldu. Bir dönem bu gerçek tarih yazarlarının dikkatinden kaçmıştı. XVII – XVIII yüzyıllarda Rusların ve Adıgelerin türediği eski kavimlerin sınır komşusu oldukları ve karşılıklı ilişkiler kurduları gerçeği artık aydınlatılmış oldu.
Soner Daur, K’eref Albuz ve 37 diğer kişi
11 Paylaşım
Beğen
Yorum Yap
Paylaş