Daha önceki yazılarımda egemen güçler arası bir hegemonya yarışı bulunduğundan söz etmiştim – https://mefenef.com/dunyadan-goruntuler-ve-olasi…
Emperyalist süper bir güç olan ABD, diğer bir süper güç olan Çin karşısında geriliyor. Ödün vermeden, yani zenginliğini paylaşmadan üstünlüğünü, eskiden olduğu gibi, zora dayalı olarak sürdürmek istiyor. Sık sık başka ülkelerin iç işlerine müdahalelerde bulunuyor, askeri darbeler yaptırıyor. Üçüncü güç olan AB ise daha barışçı, daha demokratik ve daha adil bir sistem. AB’nin kendinden kaynaklanan bir baskı politikası yok.
Çin (1,4 milyar) ve Rusya (RF) otoriter ülkeler. Çin’in ABD karşısında bir direnme gücü var, ama azınlıklarını asimile etmek ve RF’yi yanına almak istiyor. İkinci en büyük nüfuslu (1,4 milyar) Hindistan şimdilik tarafsız. Gelişimini tamamlayamamış bir nükleer güç.
ABD 330 milyon, Kanada 38 milyon ve Avustralya 25 milyon. Bu son üç ülke topraklarının her biri Çin ya da bir kıta büyüklüğünde. Topraklarına göre nüfusları çok az. Stratejik denge gereği beyaz göçmen nüfus alımını hızlandırma zorunda kalabilirler ya da taraftarlara dış yardımları artırabilirler. Ama bunların Rusya gibi ilhak politikaları yok, şimdilik sınırlara dokunmuyorlar, hukuku savunan gelişmiş kamuoyları var.
Rusya gerileme süreci içinde
Rusya genişleme peşinde, ama geç kalmış ve baskıcı. 150 milyon, orta boy bir ülke. Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın iç işlerine ve toprak bütünlüğüne müdahalelerde bulunması sonucu komşularını ürkütmüş durumda. Savaş nedeniyle Ukrayna’ya büyük bir yıkım verdi, kendi de ağır kayba uğradı. Toparlanması kolay olmaz.
Rusya’da 85 federe birim (obje) var, bunun 22’si cumhuriyet. Birimlerin yetkileri Federasyon Sözleşmesi’ne ve dahi RF Anayasasına uygun düşmeyecek biçimde kırpılmış. Cumhuriyetlerde ve özerk okruglarda (10 idi, 4’ü kaldı) anadilinin kullanımı ve anadilinde eğitim iyice sınırlandı, kişisel isteğe bırakıldı, cumhuriyetlerin anadili eğitimini düzenleme yetkileri alındı. Hukuka aykırı ve demokratik değil. Bu durumda federal bir devletten söz etmek ne derece doğru olur? Bilemiyorum. Rus çoğunluğun ağırlığı var. Rus olmayan nüfusun oranı yüzde 19-20. Önceki, 2010 yılındaki nüfus sıralamasında Tatar, Ukraynalı, Başkurt, Çuvaş ve Çeçenler milyon üzeri nüfuslarıyla göze çarpıyorlar. Ermeniler ve Dağıstanlı Avarlar onları izliyor.
Ekonomik gelişmişlik düzeyi
Rusya silah sanayiine ve nükleer güce sahip bir ülke. Ama bunlar karın doyurmuyor. Nükleer silahlar dışında, Rusya önemli bir askeri güç sayılmaz. İhracatı petrol, doğal gaz, çeşitli madenler ve tarım ürünlerine dayanıyor. Bu kapasitede bir ülke, teorik olarak eski Sovyet coğrafyasını yanına alamaz ve süper bir güç olamaz. Japonya ve Almanya ile bile yarışamaz. ABD, Çin ve Hindistan, yayılmacı Rus politikalarına yol vermez. Rus liderlerin bunu bilmesi gerekir. Denklemde Türkiye, İran, Afganistan ve Pakistan da var, bu da 420 milyon üzeri bir nüfus eder. Ukrayna örneği zoraki bir birleşmenin olamayacağını gösterdi. Sosyalist Rusya da yok artık. Son kertede eski Sovyet ulusları Ruslara karşı birleşebilirler. Böyle bir olasılık da var ve güçlü.
Rus, güven vermeyen bir politika yürütüyor.
Rus’un öncelikle kendisi eşitlik ilkesine uygun hareket edecek midir? Bugün ABD, Kanada ve Avustralya’dan ayrılmak isteyen yok. Kendi ayrı hesabı olan İngiltere dışında AB’den ayrılmak isteyen de yok. 60 yıldan beri Türkiye AB kapısında bekliyor ama AB’ye alınmıyor. AB ve birleşme o denli önemli.
Sovyetlerden kopan hiçbir ülke RF ile birleşmek istemiyor. Kırım, Donbass, Transdinyester, Abhazya ya da kuzey ile birleşme peşindeki Güney Osetya’nın tek yanlı bağımsızlık ilanları hukuki sayılabilir mi?.. Bu takdirde Çeçenlerinkini nereye koyacağız?..
Demek ki ortada demokrasi, eşitlik ve egemenlik sorunu var. Uluslararası düzeyde yeni demokratik düzenlemeler yapmak gerekiyor.
Rus kendini “üstün”, “ağabey ulus”, başkalarını ise tabi, ikinci derecede yurttaşlar, uluslar olarak görme eğiliminde. Kabul edilemez. Sanki 1930’lar Almanya’sı ve Türkiye’si yaşanıyor gibi. Bundan vazgeçmediği sürece Rusya’nın bir başarı şansı olabilir mi? Zorla güzellik olur mu?..
1917’de Lenin, eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde Rusya İmparatorluğu uluslarını birleştirmeyi ve bütünleştirmeyi, bir emekçiler cumhuriyeti kurmayı başarmıştı. Rus milliyetçiliğini ve bürokrasiyi sosyalizmin en büyük düşmanları olarak ilan etmişti. Ancak, suikast sonucu erken öldü (21 Ocak 1924). Stalin ve sonraki Rus liderler bu demokratik oluşumu torpillediler. Ve bu günlere gelindi.
Çerkesler
Çerkesler Rusya’daki küçük (Adıgey ve Karaçay-Çerkesya) ya da orta boy (Kabartay-Balkarya) azınlıklar arasında yer alıyorlar. Diğer azınlıklara tanınan haklar oranında yetkileri var. Ama diasporaları büyük ve diasporaları ile ilişkileri, politik olarak frenleniyor. Diaspora binlerce yıllık ve istila altındaki anayurt toprağından uzakta tutuluyor. Demokratik değil. Anayurda dönme izni yok, federe cumhuriyetlere dönenlerin sayısı devede kulak bile değil. Onlar da kendi olanakları ve normal hukuki yollarla döndüler.
158 yıl önce, 1864’te 2 milyon Çerkes’in Karadeniz kıyısındaki ülkesi çalındı, yüz binlercesi katledildi büyük bir soykırım olayı yaşandı ve Çerkes diasporaları oluştu.- https://mefenef.com/cerkesler-21-mayis-1864ten-gunumuze2…
Ruslar bunu inkârdan geliyorlar. Ama boşuna.
Rusya için tek çıkış yolu demokratikleşme ve düzgün bir federasyon sistemine geçiş, asimilasyon politikasına son verme olabilir.
Konuya gerektikçe değinmeye devam edeceğiz.