Ayşet’in İzinde
Tanınmış ulusal yazar Meşbaşe İshak’ın “Ayşet” romanından uyarlanan “Kontes Aisse” (Ayse) filmi Rusya sinemalarında gösterime girdi. Rejisör Aleksandr Muratov’un çektiği filmin adı “Kontes Aisse”. Filmi birkaç gün içinde 500 bin kişi izledi. Film ulusal tarih ve kültürümüzde karşılaşılmış ve yaşanmış olan olaylardan birini beyaz perdeye aktarmış.
Fransız edebiyatında seçkin bir yeri olan Charlotte-Elizabéth Aisse (Ayşet) üzerine yazdığı roman ve çekilen film konusunda roman yazarı Meşbaşe İshak ile görüştük.
Ayşet’in çocukluğunu canlandıran Yehule Dayane (ЯхъулIэ Даянэ)
İshak, Ayşet romanının beyaz perdeye aktarılmasını sana ilk öneren kişi kim oldu, bunu ve ne gibi bir çalışma yürüttüğünüzü bize anlatır mısın?
Romanı ilk okuyan kişi Sergey Mihalkov’dur. Romanı çok beğendi, Adıge, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes cumhuriyetleri liderlerine birer mektup yazarak, romanın beyaz perdeye aktarılması için bir güç birliği oluşturulması gerektiğini bildirdi ve yardımlarını istedi. O dönem Adıgey Başkanı olan Thakuşıne Aslan film için bir çekim ekibi oluşturdu. Film için devlet yardımı alamayacağımızı biliyorduk, filmi kendi maddi olanaklarımızla çekmemiz gerektiğinden ekonomik durumu iyi olan kişilere başvurduk. Kabardey-Balkar’ın eski Başkanı Kaneko Arsen, şahsen Adıgey’in katacağı para kadar katkı yapmaya hazır olduğunu söyledi. Ama sonunda, film giderlerinin (80 milyon ruble = 135 bin dolar) tamamı İkinci Devlet Başkanımız Şevmen Hazret tarafından karşılandı. Benim adıma hemen bir fon oluşturduk ve gerekli parayı bulduk. Fonun yöneticisi Şevmen Asiyet gerekli paranın bulunduğunu telefonla bana bildirdi. Film çekimi çalışmalarına başladık, çekim ekibini oluşturma ve çekim işleri Adıgey Başkanı Kumpıl Murat’ın gözetiminde sürüyordu. Değişik televizyon firmaları ile görüşmeler yaptık, sonunda “Orel” ve “Rakurs” şirketleriyle anlaştık, firmalar bize rejisör Aleksandr Muratov’u önerdiler. Rejisörün adını duymamıştım, ancak çok sayıda film çevirdiğini ve başarılı işler yaptığını öğrendim. Oyuncuların seçimini Muratov yaptı ve bu iş için birkaç kez Adıgey’e geldi. Ayşet’in çocukluk ve yetişkinlik dönemlerini canlandıracak oyuncu seçimi önemli bir sorun oldu. İlkin “Nalmes” topluluğundan dansçı Berzeg Diana seçildi, kendi de oynamayı kabul etti. Ayşet’in çocukluğunu canlandıracak kız çocuğu seçimi için 40 kadar aday üzerinden seçim yapıldı. Yehule Dayane seçildi. Ben ikisini de beğendim. Daha sonra Berzeg Diana anlaşmadan çekildi. Oyuncu olarak düşünülenlerden Yevgeniya Dobrovolskaya “Gogol Merkezi’nde” çalışan Kabardey-Balkarlı oyuncu Mamreş Svetlana’nın ismini bize verdi. Yehule Diyana da tip olarak Mamreş Svetlana’yı andırıyordu. Mamreş Svetlana, daha önce, Korkunç İvan’ın karısı ve Prens Temrıko’nun kızı Goşevnay rolünü canlandıran kişi çıktı. Vıcuh Maryet, Zıha Zavurbıy, Pat’eko Adam ve daha başkaları da oyuncu kadrosuna alındı. Film çekimi başlamış oldu.
Kontes Aisse filminde Ayşet’in genç kızlık dönemini canlandıran Mamreş Svetlana
Roman ile film arasında ne gibi farklılıklar var, rejisör senin bakış açını dikkate aldı mı, neler yaşandı?
Rejisör de ben de, sevgi, karşılıklı saygı ve insanlık anlayışı ile bizim Adıge gelenek ve karakterinin farklı şeyler olmadıklarını göstermek istedik. Küçük Adıge kızcağızının, içine düştüğü Fransız toplumunda o dönem var olan Fransız kadınlarının adil olmayan ve onursuzca davranışlarından kendisini korumayı başardığını göstermek filmin ana yemesı (konusu) oldu.
Ayşet’in sevgilisi Blaise-Marie D’Edie, Ayşet’e derin bir aşkla bağlandı, buluştukları ve bir araya geldikleri yer, karşılıklı “zefak’o” dansıyla Adıge akademik topluluğu tarafından tanıtıldı. Berzeg Diana ve Yedıg Guşave‘nin o yerde oynadıkları zefak’o dansı filme kondu. Bu benim bir önerim oldu.
Filmi beğenen ve beğenmeyen olur. Hep söylerim: Okuduğunuz kitabı beğenmiyorsanız kapatın gitsin, ardından beğendiğinizi bulabilirsiniz. Ama belirtmek isterim, Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Dağıstan’dan ve Kamçatka’ya değin uzanan yerlerde filmin ilgiyle izlendiği bana bildirildi. İşte Hollanda’dan çalışma arkadaşlarıma mesajlar geliyor, böyle bir filmin çevrilmesine sevindiklerini bildiriyorlar. Biz üstümüze düşeni ve elimizden geleni yaptık.
Sen ünlü bir yazarsın. Romanlarını yazmaya başlarken öncelikle ilginç konuları seçtiğini biliyoruz, Ayşet’in yaşam yolunu nasıl izledin ve ortaya çıkardın?
İlk kez Ayşet’ten söz edildiğini Edebiyat Enstitüsü’nde duydum. Öğretmenimiz parmağını bana doğru uzatarak: “Sizinle birlikte okuyan Adıge öğrencilerin soydaşı küçük bir kız olan Ayşet Fransa’ya düştü, orada büyütüldü, büyüdüğünde de yazdığı mektuplarla Fransız edebiyatının klasikleri arasına girdi” dedi. Bunun üzerine Ayşet konusunda araştırma yapmaya karar verdim. Aradan 30 yıl geçti. Ayşet’in Fransa’nın İsviçre Büyükelçisinin eşi Julie Calandrini’ye yazdığı 36 mektubun 1946 yılında Leningrad’da bir kitapta yazılı olduğunu gördüm.
Ayşet’in yaşamını incelemek ve yaşam yolculuğunu yerinde görmek için Fransa’ya gittim, ama hiçbir iz ve tutamak bulamadım. Birkaç yıl sonra, Adıgey’den alınıp götürüldüğü güzergahı (yolu) izlemeye karar verdim. İstanbul’dan yola çıkıp Marsilya’ya vardım, ardından otobüsle Lyon kentine geçtim. Ayşet Katolik dinine sokulmuştu, kiliseye, büyüdüğü eve, gömüldüğü yere ve kaydının bulunduğu kiliseye gittim. Özel araştırmalarda bulundum.
Ayşet karakterini canlandıran Yehule Dayane ile Mamreş Svatlana’yı başarılı buluyor musun?
Bana göre çok başarılılar. Yehule Dayane’nin annesi Rum, babası Adıge. İyi Rusça konuşuyor, Adıgecesi zayıf. Kız çocuğu seçimi yapılırken baktım, bu küçük kız diğerlerinden farklıydı, iyi bir seçim yapılmış. Şaşırtıcı ölçüde mükemmel bir performans sergiledi ve karakteri mükemmel yansıttı. Dayane ile Svetlana’nın birbirlerine benzemeleri de iyi oldu. Memreş Svetlana deneyimli bir oyuncu, yıllardan beri çalışıyor. Dobrovolskaya’nın öğrencilerinden. O önerdi: “Böyle bir kız “Gogol Merkezinde” çalışıyor, görün!” dedi. Her ikisi de rollerini iyi oynadılar.
Ayşet dediğimizde, ulusumuz açısından önem taşıyan ne gibi bir değerden söz edebiliriz, ne gibi şeyleri vurgulayabiliriz?
Ayşet’ten 36 mektup kaldı, mektuplarda Adıgey’den söz edilmiyor. Eğitimli biriydi, Charles de Ferriole’nin evine götürüldü, iyi bir eğitim gördü: Edebiyatı ve tiyatroyu iyi öğrendi, Voltaire’in şiirlerini kendi okuduğu salonlara gidiyordu, Voltaire’in Ayşet konulu şiirleri vardır. İçimizden çıkan böyle değerleri dünyaya tanıtmamız gerekmez mi?!
… Biz Adıgeler yeryüzünün en eski uluslardan biriyiz. Alman, Fransız ve Arap komutanlar ve gezginler bizden iyi yönlerimizle söz ediyorlar.
“Bu gibi olumlu özelliklerimizi belirtmek ve topluma sunmak tarihi yazılarımın ve romanlarımın ana amacıdır. “Az isen zavallısın!” derler. Az değiliz, binlerce yıldan beri yeryüzünde yaşıyoruz, ama değişik ülkelere savrulmuş durumdayız. Bizi zenginleştiren güç kaynaklarımız geleneklerimiz ve karakterimizdir. Bunu bilmeyenlere ve bunu gelecek kuşaklara öğretmemiz gerekir. Bu bir kültür işi, yazarların sorumluluğu budur, ben de kendim adına bunu bir sorumluluk olarak görüyorum.
– Teşekkür ederim, İshak, benimle görüştüğün için. Ayşet filmi için de “Yolu açık olsun” diyelim!
– Sizler sağ olun! İzleyenler filmi değerlendirirler derim.
Söyleşiyi yapan Tev Zamir
Resimler A. Guseyev tarafından çekilmiştir.
Not: Makale kısaltılmıştır. – hcy
Adıge mak, 1 Aralık 2022