Bir Köyün Tarihi

                                                                              Uzak ya da yakın, -Nerede olursa olsun,
                                                                               Herkesin doğduğu, Büyüdüğü Bir yeri vardır.
                                                                                                                               Hadeğałe Asker
Bir 1 kişi görseli olabilir
Vakit, nakittir! Azgın, yabani bir atın koşuşturması gibi, zaman geçip gidiyor, günleri aylar, yılları yüzyıllar kovalıyor, insanoğlu durmadan ilerliyor, değişiyor ve dönüşüyor. Yaşam, durağan değil. Zaman, var gücüyle akıp gidiyor, ama insan için her bir dakikanın ayrı bir önemi ve değeri olmalı. Tanrı, yaşadıkları sürece iyi katkılarda bulunmaları için insanlara akıl verdi. Ancak aklın iyi ve doğru yolda kullanılmadığı, düşmanlıkların ve savaşların patlak verdiği, savaş ateşi içinde yüzyılların birikimi çok sayıda değerin yok olup gittiği dönemler de yaşanıyor. Ne denli acılı ve zorlu da olsa, akıllı, güçlü ve adil kişilerin, sonunda kazandıklarını biliyoruz. Bunu yeryüzü uygarlığının ulaşmış olduğu üstün başarı düzeyinden de anlayabiliriz. Her halk kendi tarihini öğrenmeye, kendi içinden çıkmış değerleri, ünlü kişileri tanımaya ve tanıtmaya çalışır, çok iyi bir şeydir bu. Bu sayede, ulusumuzun çok eski dönemlere ilişkin yaşamını, yetiştirdiği ünlü kişileri, yiğitleri ve anayurdu savunmak  için canları pahasına çarpışmış olan kahramanlarımızı tanıyor ve yaşamöykülerini öğreniyoruz. Ben de, bu gibi konularda bana anlatılmış olan bir anlatıyı size de aktarmak isterim:
Mayıs 1864’te Rus-Kafkas Savaşı sona erdi. Şapsığ toprağı boşaldı. Çok sayıda insan savaşta öldü, sağ kalanlar İmparatorluk askerlerinin eline düşmemek için Türkiye’ye gitti (1). Şahe Irmağı (2) vadisinde 70 köy bulunuyordu, savaş yüzünden hepsi yok oldu. Kıtlık ve salgın hastalıklar Türkiye’ye giden Adıgeleri bekliyordu ve çok kişi öldü. Binlerce insan el toprağında can verdi. Ğoşo Yelemıze (Гъyaшъо Елэмызэ) Hakuç (Хьак1уцу) topluluğundandı. Yelemıze’nin eşi ve sekiz çocuğu, yerleştirildikleri Trabzon yakınındaki bir kampta can verdi. Yelemıze, o an anayurda dönmek üzere kendi kendine söz verdi. Onu durdurmak artık olanaksızdı. Ğoşo Yelemız ve kardeşi Ğoşo Şevelehu (Гъyaшъо Шъэолэхъу) bir gün hafif bir tekne (къошъо псынк1э) buldular, arkadaşlarına anayurda geri döneceklerini ve sürmekte olan anayurt savaşına katılacaklarını söylediler (3). “Anayurdu savunurken ölmek, el ülkesinde ölmekten daha iyi ve daha onurludur”, diyorlardı. Bu iki kardeşe dayıları Huşt Ömer ile Huşt Kelemet de katıldı. Çok geçmeden Huşt Ömer önderliğindeki küçük bir kafile Soçi yakınlarına ulaştı. Bu dört kişi, on yıl boyunca ormanda kaçak olarak dolaştı ve istilâcıların korkulu rüyası (kâbusu) oldu. Sonunda, 28 Ağustos 1874’te, Kabj Ĺepşav (Къэбжь Лъэпшъау), Huşt Ömer ve yanındakilerle görüşmeyi ve onları barışa ikna etmeyi başardı. Kabj Lepşav, Lesnoye köyünde (4) oluşturulan toplama kampındaki Adıgelerin başkanı idi. Barışın sağlandığı haberi, 2 Kasım 1874 tarihli “Одесский вестник” (Odessa Bülteni) adlı dergide yer aldı. Başardığı bu barış antlaşması nedeniyle, Kabj Lepşav’a, ödül olarak polis memuru rütbesi ve gümüşten başarı (За усердие) madalyası, ayrıca Mihail (5) imzalı bir takdirname (Грамот) verildi. Anlaşmaya göre, bu dört yiğit kişi, kendi seçecekleri herhangi bir yere serbestçe yerleşebilecek, köy kurabileceklerdi. Dört kişi, yerleşme yeri olarak şimdiki Şehekey (Шэхэк1эй; Şahe vadisi) köyünün bulunduğu yeri seçti. Haberde bildirildiğine göre, bu dört kişi ile birlikte Kabj Lepşav ile Kabj Tehaç da çocuklarını alıp toplama kampından ayrıldılar ve Şehekey’e yerleştiler. Ğoşo Şevelehu ile Ğoşo Yelemız da, kamptan Bıyamıze’yi alıp getirdiler. Kabj Lepşav da Huşt Haç’ıyef’i Türklerden satın alıp beraberinde getirdi. Yerleşimciler aralarında ev ve bahçe sınırlarını belirlerken (çizerken), yanlarına tanımadıkları biri geldi, gelen kişi, oradakilere, o yerde bir köy kurmalarına sevindiğini, uzun bir süreden beri böyle bir şeyi beklediğini, artık gözü arkada kalmadan yoluna devam edebileceğini, ne olursa olsun bu köyü terk etmemelerini ve güzelleştirmelerini söyledi. Ne denli ricada bulundularsa da, adamı yolundan döndüremediler. Adam Türkiye’ye gitti. Anlatıldığına göre, adamın adı Kışmay (К1ыщмай) (6) imiş. Köyün diğer adı Kışmay’ın (Rusça – Kiçmay) adamın adından kaldığı söylenir. Ardından köye Açumıj Ahmed, Kabj İslâm, Huşt Zavırbek ve Huşt Nekare, Açeu Alıyṡıku (Ак1э1у Алыйц1ык1у), Gugoju Şevay (Гугожъу Шъэуай) ve Koceberdıko Zabet de gelip yerleştiler. 1877’de Kabj Musa, köyün ilk bebeği olarak dünyaya gözlerini açtı. O tarihten bu yana köy gelişti ve güzelleşti.
Herhangi bir bireyin kendine özgü bir dili yoktur. Birey, ulusun dilini konuşur; bireyin kendi kendine oluşturduğu bir geleneği de olmaz, gelenek de ulusundur. Dilini ve geleneğini kullandığın ve ona göre yetiştiğin ulusuna saygı duymak ve değer vermek, başta gelen insan özelliğidir: Kendin için iyilik istiyorsan, ulusun için de istemelisin, iyilik yaparsan, ulusun için yapmış olursun. Kötülük yaparsan, kötülüğü ulusuna sayarlar. Bu sözleri köyümde doğmuş olan ve adları saygıyla anılan kişiler için söylüyorum. Açumıj Aydemir, Şehekey köyü doğumlu. Köy okulunu bitirince öğretmen enstitüsüne kaydoldu. Enstitüyü bitirince Hacıko köyünde (7) öğretmenlik yaptı. İkinci Dünya Savaşı’ına katıldı. Günün birinde gösterdiği yiğitlik nedeniyle, ona Sovyetler Birliği Kahramanı unvanı verildi. Köyümüz öğretmeni Kabj Aydemir, Açumıj Aydemir üzerine bir şiir yazdı. Size okumak isterdim. Şiir bakır levha üzerine yazılı, resmi de üzerinde, Okul bahçesinde. Açumıj Aydemir, çelik elbiseleri içinde öğrencilerin arasında duruyor. Sözünü edeceğim ikinci kişi Neğuç Şevefıj oğlu Neğuç Şaban’dır. 1921 yılında Şehekey’de doğdu. 1941’de Rostov Tarım Meslek Okulu’nu bitirdi. Yaralanıncaya değin cephede çarpıştı. 1943’te ağır yaralı olarak köye döndü. İyileşince Şehape’de (8) öğretmenliğe başladı. 1945’te Şehekey köyü ilkokulu müdürü oldu ve 1988 yılına değin o görevi sürdürdü. Görevi kapsamında, okulu, önce yedi yıllık, ardından da sekiz yıllık okula (ortaokula) dönüştürmeyi başardı. Bugün, okul bahçesinde Açumıj Aydemir’in anıtı dışında, Neğuç Şaban’ın adı yazılı bakır levha da duvara çakılı. Köyde Huşt Kaspolet’i tanımayan tek kişi bile yoktur. Kaspolet, savaşa katılmış olan biri değil, ama iyiliği, ileri görüşü, yetenekli ve çalışkan biri olarak tanınıyor. Köyümüze bir bayırdan (yokuştan) çıkılarak giriliyor ve yine aynı bayırdan iniliyor. İkinci Dünya Savaşı boyunca köylüler savaşa giden çocuklarını bu bayıra değin uğurluyorlardı. Uğurlanıp da geri dönmeyen askerler adına Kaspolet, kendi kendine bir anıt yapımına başlıyor. Kendi elleriyle bayır yerine dikeceği anıtın üzerinde yer alacak resimlerin maketlerini hazırlıyor. Silâhı meşe yaprakları ile çevreliyor, sarıyor. Uygun bir yer seçimi de yapıyor. Yüksek bir yerden bakıldığında, meyve ağaçlarının yaprakları arasından köyümüzün evleri görünür. Köyün bir yanından, gümüş bir kemer gibi, güneşe karşı parıldayarak Şahe Irmağı akıyor.
İnsanoğlu sürekli emperyal bir gelişim içindedir, ileriye doğru adımlar atar. Ulusların öncü kişileri, ulusunun en önünde yürür, kendi uluslarını daha iyi günlere taşımak için mücadele eder, başarı için yeni yollar ararlar. Bugün ben burada, ulusumuzun bilge ve başkaları için örnek olacak kişilerinden söz ediyorum. Bizim saygı duyduğumuz ve andığımız değerlerimiz işte böylesine seçkin kişilerdir. Biz öğrenciler için böyle kişilikler, her zaman için birer rehber ve önder olmuşlardır.
Nıbe Zayır,
10’uncu sınıf öğrencisi.
Adıgi.Ru,11 Ekim 2011
Bilgi notları :
(1) – “Çok sayıda insan savaşta öldü, sağ kalanlar İmparatorluk askerlerinin eline düşmemek için Türkiye’ye gitti”, bu sözlerde yanlış bir algılama vardır. Çocuk bir ortaokul öğrencisidir ve Rus resmi görüşünün etkisindedir. Şapsığlarla Ruslar arasında 1863 yılı sonbaharında ateşkes antlaşması imzalanmış ve savaş sona ermişti. Şapsığların Rus askerlerinin eline düşmemeleri gibi bir sorun kalmamıştı. Ateşkes antlaşmasına göre Şapsığlar 18 Mart 1864 gününden itibaren köylerini terk edecek ve göç etmek üzere Karadeniz  kıyısında toplanacak ve Rus askerlerinin gözetiminde gemilere bindirilerek Türkiye’ye gönderilecek, dönmemeleri ve yararlanmamaları için de köyler ateşe verilecek, meyve ağaçları da (ceviz, elma, vb) kesilecekti, – hcy
(2) – Şahe Irmağı – (Şeh / Шэx, Шахе), Soçi’nin kuzeybatısında Karadeniz’e dökülen kısa boylu  bir ırmak, denize döküldüğü yerde ‘Golovinka’ (Şekhape – Шэхапэ) adlı bir köy, 7 km içeride de Şehekey köyü bulunur.
(3)- 1864’te Şapsığlar ve Karadeniz kıyısı Adıgeleri savaşa son vermiş halde Türkiye’ye göç ettiriliiyorlardı. Ancak, dağlarda umutsuz bazı küçük grup direnişleri de sürüyordu. Direniş, Rusların dayatmasını (kovma kararını) kabul etmeyen küçük Hakuç topluluğu öncülüğünde sürdürülüyordu. Daha çok bilgi için Bkz. ‘Hakuç’– Vikipedi.
(4)- Lesnoye köyü (Лесное) – Bugünkü Soçi’nin Adler kentsel rayonunda, Psaho Irmağı (Псахо) aşağı kısmında bir köy. 1872’de Lesnoye’ye yakın Leşu (Лэшьу) köyünde 59 Adıge ailesi (200’den fazla kişi) bulunuyordu. Köy nüfusu 1876’da, Soçi’nin kuzeybatısındaki Şahe Irmağı vadisindeki Şehekeyışho / Büyük Kiçmay (Bolşoy Kiçmay) köyüne taşındı. Bkz. ‘Лесное’ – Википедия.
(5)- Mihail, – Kafkasya askeri genel valisi ve Çar II. Aleksandr’ın kardeşi ve o zamanki Veliaht Prens Mihail Nikolayeviç’tir. Veliaht Prens, Genel Vali ve Kafkasya Orduları Başkomutanı olarak Mihail Nikolayeviç 21 Mayıs 1864’te Soçi yakınındaki Kbaada Yaylasında (Adıgece – ‘Atkuac’ köyünde; şimdiki ‘Krasnaya Polyana’da) dini ayin ve askeri geçit töreni yaptıran, Çar II. Aleksandr’ın emri gereği, Çerkes Soykırım ve Sürgünü programını uygulatan kişidir. İyiliksever biri olarak kilise tarafından kutsanmıştır.
(6) – Kışmay (К1ышмай), Şehekey köyünün diğer adı. Bu yerde üç köy bulunuyor: Şehekeyışho (Шэхэк1эишху) / Büyük Şehekey, Rusça Bolşoy Kiçmay; Şehekeytsuk (Шэхэк1эйц1ык1y ) / Küçük Şehekey, Rusça Malıy Kiçmay; Ahıntam (Ахынтам, Ahın Sırtı). Ahın, Adıge mitolojisinde büyükbaş hayvanların koruyucu tanrısıdır ve ormanda yaşadığına inanılırdı. Daha çok bilgi için Bkz. ‘Şahe’- Vikipedi.
(7) – Hacıko, daha kuzeybatıda Aşe Irmağı vadisinde bir köy. Daha önce, Şapsığ yöresinde, programında Adıgece dersi olan 14 köy okulu vardı. Ancak birkaç yıl önce, bu 14 okulun 11’inden Adıgece dersler kaldırıldı. Geçtiğimiz yıl, 2010 yılında haftada 1 ya da 2 ders saati biçiminde Adıgece okutan 3 köy okulu kalmıştı: Şehekeyışho, Hacıko ve Tuapse’nin kuzeybatısında Aguy-Şapsığ köy okulları. Daha çok bilgi için Bkz. ‘Nartların Ateşi Sönmüyor’, internet.
(8)- Şehape, kıyıdaki Golovinka beldesinin Adıgece adı. Bir tatil ve kaplıca beldesi olan Şehape giderek bir Adıge-Şapsığ köyüne dönüşmüştür.
Çeviri yazı güncellenmiştir hcy
Yorum Yap