Adıge Ülkesinde Her Köy Ayrı Bir Tarih
Tev Aslan ile Śışe Kazbek (Цышэ Казбек), ülkemizde tanınan kişiler. Ulusal tarih, gelenek ve göreneklerimizin tanıtılmaları konularında çalışan kişiler. Her ikisi de, ulusal tarihi, kültürü ve ilişkileri gençlere aktarmak için ellerinden geleni yapıyorlar, değişik sorunlara el atıyor ve yanıtları arıyorlar.
Adıge ülkesinin doğası ile İsp evleri ve Adıge peynirinin ünlenmesi, Aslan ve Kazbek gibi ulusu için çalışan kişiler sayesinde gerçekleşti. Ancak farkında olmadığımız ve yitirmekte olduğumuz çok şey daha var. Adıge köy adlarının kökenine ilişkin Śışe Kazbek’in çalışmalarına yakından tanık oldum. Farklı görüşler ileri süren bilim insanları vardır. Ulusal tarihe ilişkin farklı yaklaşım ve görüşler ileri sürülüyor. Bu konuda ne diyeceğini öğrenmek için Tev Aslan’a başvurduk. Arkeoloji alanında derin deneyimi ile Adıge toprağını adım adım dolaşmış, taramış, çok sayıda höyüğün açılışına ve kazısına katılmış, tarihsel kanıtlara ulaşmış, görüş ve anlattıkları ilgi çekici olan biri.
TEV ZAMİR: Aslan, Kazbek’in sorduğu sorulara göre, Adıge köyleri nasıl ortaya çıkıyorlardı? Köyler ulusun tarihini aydınlatmada ne gibi bir işlev görüyorlar?
TEV ASLAN: Dünyadaki en güzel ve en mükemmel yerlerden biri olan Kuzeybatı Kafkasya’da Adıge ulusunun oluşumu uzun bir geçmişe dayanıyor. Bu ülkede yaşamak isteyenler için, bu ülkenin arazisi ve ovaları verimli, meraları gür otlarla kaplı, sürülerin gelişmesine elverişli, hızlı akışlı ırmakları gür ve berraktır, suları boldur, balık dolu, ormanlarında yaban hayvanı çoktur ve kerestelik, değerli ağacı bol ve yaygındır. Bütün bunları değerlendiren büyük atalarımız binlerce yıl süresince bir tarım toplumunu oluşturmuş bulunuyorlar. Toprağı ekmek ve hayvan beslemek için kent gibi büyük yerleşim yerleri kurmaya gerek duymadılar. Köylerin çoğu küçüktü. “Nartların” VII . cildinde Şapsığca yazılmış 628 nolu tekstte şunlar yazılı: “Nartlar en çok ırmak boylarında yaşıyorlardı… O zamanlar “çıle” (köy) ya da “kuace” (köy) demezlerdi, bunları bilmezlerdi, “Yüz ev” (vıniŝe) demekle yetinirlerdi. Söz gelişi, “Yüz eve, bin eve ya da on eve bile “Yüz ev” derlerdi”.
TEV ZAMİR: Peki, köy adları yer adlarına bağlı olmaz mıydı? Ya da yerleşim yeri adı olarak başka adlar da bulunmuyor muydu?
TEV ASLAN: Akarsu boylarını ve domuz yatağı dere boylarını yerleşim yeri olarak seçiyor, köylerine o gibi adlar veriyorlardı, “ko” (kuaye, domuz) ve “qey” (кIэи, k’ey, su basan dere yatağı) gibi sözcükleri bey (pşı) adlarının sonuna koyuyor, ekliyorlardı: Neşukuay, Penejıkuay, Tehutemıkuay, Kazenıkuay, Hatikuay, Pçıhalıkuay, Lahşıkuay gibi. “Kuaye” sözcüğü burada peynir anlamına gelmiyor, köylerin dere boylarında bulunuyor olmasını, ırmak yataklarında domuzların barındıklarını belirtiyor.
Başkaca bir anlamı da, o köyün bir beyin köyü olduğunu anlatır: Ademıy, Askalay, Cambeçıy, Veşepşıy, Haç’emzıy gibi. Köyler eskiden büyük köyler değildiler, o gibi köylerde, çoğunlukla soy akrabaları (zevnekoşxer) ve birbirlerinin yakını olanlar ya da iki üç soy akrabası olan aileler otururlardı. Köylerin küçük olduğunu “habl” (mahalle) ekleri kanıtlıyor: Bjedığuhabl, Cecehabl, Koşhabl, Tevıyhabl (Тэуйхьабл).
İşin burasında uzun yıllar boyunca ekilen toprağın güçsüzleştiğini, veriminin azaldığını belirtmemiz gerekiyor. Eski dönemlerde toprağı gübrelemeyi, verimli hale getirmeyi bilmiyorlardı, yakın bir yerde işlenmemiş yeni bir toprağı tarıma açıyor ve oraya taşınıyorlardı. Dayanışma halinde ağaç evler inşa ediyorlardı. Eski evlerinden söktükleri direk, kereste, kapı ve pencere gibi parçaları yeni evin yapımında kullanıyorlardı.
TEV ZAMİR: Ulusun kendi yaşam özellikleri, gelenekleri vardı, bunları anlatan masal ve öyküler nasıl şeylerdi?
TEV ASLAN: Kendilerine gerekli besin kaynaklarını sunan doğayı Adıgeler canlı bir varlık imiş gibi algılıyor, ona saygı duyuyor ve değer veriyorlardı. Doğaya zarar vermezlerdi. Dünyaya gözünü açan her bir Adıge’nin baş sorumluluğu, içinde yaşadığı dünyayı daha güzel ve daha donanımlı bir hale getirerek gelecek kuşaklara bırakmaktı. Evlerini diğer uluslar gibi taş ya da tuğladan yapmazlardı. Çürüyüp yok olacak olan ağaç, çit örme ve saz damlı evler yaparlardı. Odundan yapılma, toprak sıvalı ve saz damlı bir ev en çok bir insan ömrü kadar dayanabilirdi. Söz gelişi, eskiden İsp evleri (dolmenler) çok sayıda olmak üzere ölüler için dikilirlerdi. Bu taş evler, hırsızlar tarafından yağma amaçlı parçalanmasalar, sonsuza değin ayakta kalabilirler. O evlerin çoğunun üzerine höyükler (Iуашъхьэхэр, yığma mezarlar) inşa ediliyorlardı.
Köylerimizin ilginç tarihleri, arka planları vardır, ama bildiklerimiz maalesef az. Herkes doğduğu kendi köyünün öyküsünü, tarihi geçmişini daha iyi bilir, bu gibi kişiler bildiklerini anlatırlarsa, çoğu kişi bunları ilgiyle karşılayacaktır. Köylerimizin öykülerini birbirimize anlatmalıyız.
TEV ZAMİR: O zaman, Aslan, işe senin sevgili köyünden başlayalım.
TEV ASLAN: Evet, burada sözünü ettiğim şey, gençlerimizin Adıge ülkesinde bulunan eski küçük köyleri görmedikleri döneme ilişkin olan şeylerdir. Şimdi büyük köyler var. Ancak, Tevıyhable (Tavyhabl), Tevçoj rayonunda küçük bir köy. Adı köy beyi Tev pşı’dan geliyor. Tev sülale adına, diğer köyler gibi “hable” (mahalle) eki getirilmiş – Tevıyhabl. İlk adı “Tevıy” (Тэуй) idi – Tevıy beyine ait yer, köy” anlamına gelir.
Tev pşı/ beyinin kökenine ilişkin bir öykü de var.
Haşĥuaneko Hamid, 1996 yılında “Adıge mak” gazetesindeki yazısında, Tevıpşı’nın Pçıhałıkuaye köylü olduğunu Camırze (Karaĥuko) Hacismel’den duyduğunu yazmıştı. Hamid, Cecehable köyü okulunda yıllarca baş öğretmenlik yaptı, savaş ve öğretim emeklisi idi.
Adıgelerin tarihi konusunda çok kaygılıydı, ulusun geçmişine ilişkin derlemeler yapıyor ve gazetelerde yayımlıyordu.
Haşĥuaneko Hamid’in 15 Ağustos 1996 tarihli “Adıge mak” gazetesinde Tevıpşı’ya ilişkin “Tevıpş kimdir?” başlıklı yazısı şöyle:
“Tevıpş kimdir? Nereden gelip Bjeduğ diyarında kalmış? Boletevkopşı’ya (Boletekevko beyine) “ kızından torunun var” diye kutladıklarında şöyle yanıt vermiş: “Adımın son eki olan “Tev” adını ona veriyorum”. Boletevpşı’nın oğulları, kızları ve onların da çocukları doğup sülale, aile büyüyünce, onlara “Boletevko’lar” (Boletev oğulları) demeye başladılar. Tev de büyüyünce, K’emguy toprağında “Tevıpş” denen başka bir bey ailesi oluştu. Dayısı Boletevko, Tev’e şöyle der: “Bey (pşı) olmak istiyorsan Şhaguaşe (Belaya) Irmağını geç, Pşış-Marta ırmakları arasındaki yörede Janelere ulaşıncaya değin hiçbir yerde bir bey ailesi ile karşılaşmazsın ve dilediğin yere bey olarak yerleşebilirsin”. Tevıpş yanında üç sülale ile: Kuyıjlar, Şınaholar (Шъынахъохэр) ve Şevesuklar (ШъэоцIыкIухэр) ile birlikte, Şhaguaşe’yi geçti, Pşış Irmağı öte yakasında, şimdi küçük bir Rus köyü (kutır) olan Belyayevskaya köyü yerinde atından indi ve bir köy kurdu. Köye Tevıy adı verildi.
Ardından oradan göç ettiler, 45 yıl, Leninehable (şimdi baraj altında kaldı) köyünün bulunduğu Pşış Irmağı ağzına yerleştiler. Köy baraj altında kalıncaya değin oraya “Tevıy otlağı” (Тэуе чэгапIэр) diyorlardı. Leninehable kıyısına yerleştiklerinde de o ad kullanıldı. Daha sonraki bir göç sonucu, Marta Irmağının sığlaştığı, Marta Irmağının Harzehe bataklığında sona erdiği yere yakın bir yerde yeniden köy kurdular, burası sapa, çıkmaz bir yer olduğu için köy genişleyemedi. Bugün Tevıyhable köyünde 65 hane oturuyor, küçük bir köy ama büyük bir geçmişi, öyküsü ve yaşı var. Tevıyhable, çevresindeki köyler içinde, kuruluşu en eski olan köy. Tevıpş’a ilişkin Hacismel’in anlattıkları bunlardır.
Hacismel’in Şevesuklardan niye söz etmiş olduğunu çıkaramadım: Pşı mı idiler, yoksa vork mu idiler? Kimseden öğrenemedim. Bu kadarı bile Tevıpşı’nın Boletevko’nun kızından torunu olduğunu doğruluyor.
Şimdiye değin Tevıyhable köyünde aynı soydan (зэунэкъощ) olan Yedıcıko’lar ve Pıyıko’lar denen Tev aileleri bulunuyor”.
TEV ZAMİR: Köy küçüktü ama bugünkü yerleşim yerini gördüğümüzde niçin göç etme gereği duymuş olduklarını anlıyoruz. Tevıyhable köyünün yerleşim yerleri ne biçim yerler idiler?
TEV ASLAN: Anlatıldığına göre, Tevıyhable’nin ilk yerleşim yeri şimdiki Belayevskaya köyü yerinde, Pşış Irmağının sağ yakasındaydı. O yerden göç edip, ırmağı geçtiler ve Çeçenaye denen yere taşındılar. Pşış Irmağı sol yakasına yerleştiler (Uzunca bir süre sonra, Cecehable (Cicihabl) köyünden ayrılan birkaç on aile Tevıylerin terk ettiği araziye, Leninehable yakınına gidip yerleştiler). Kolay bir köy girişi, içme suyu ve hayvanlar için sulama yerleri olan ırmak boyu Tevıylerin köy yeri olamamış, oradan da taşınmışlardı. Pşış Irmağı sol yakası boyunca aşağı, ırmağın akış yönüne doğru ilerlediler, Pşış’ın Kuban’a döküldüğü yeri geçtiler, Psekups Irmağına varmadan düz bir taban araziye yerleştiler.
Baharları sular taşmaya ve evleri su basmaya başlayınca, Kuban’ın solundaki taban araziyi bırakıp Ҭuapće (ТIуапкIэ) ile bataklıkları aşıp Neçerezıye bataklığına dökülen Şendıko deresinin sol yakası Tevıpş tarafından yerleşim yeri olarak seçildi.
Daha sonra Şebenehable dağından ovaya inilince, Tevıy köyünün daha önce oturmuş olduğu yere yakın bir yere, Kuban kıyısına yerleştiler, ama Krasnodar Barajı yapılırken Şebenehable köyü yerinden kaldırıldı ve Adıgekale kentine yerleştirildi. Şebenehable ve Tevıyhable’nin oturduğu yerler baraj suları altında kaldı. Bu köylerin Kuban Irmağı boyunca sıralanan eski yerlerinin adları halen biliniyor. O gibi yerleri “Tevıpşı’n vadisi”, “Tevıyların otlağı” diye anarlar.
Neçerezıye batağı Tevıylara huzur ve rahat vermedi. Tevıpş köyünü Şendıko deresi boyundan alıp Marta Irmağı sağ yakasına, yüksek dağ sırtına yerleştirdi. Şendıko deresi boyunda köyün oturduğu eski araziye günümüze değin Tevıyekoj (Тэуекъожъ) – eski Tevıy yeri diyorlar.
Tevıpş, köyünü Marta sırtına getirdiğinde, Beğasekohable (Beğarsekohable de denir) köyünün oturduğu yere yakın bir yere yerleştirmişti. Böyle dememiz eski haritalarda Beğaseko köyü adının yazılı olmasından ileri geliyor. Tevıy yer adları konusunda konuşurlarken, ara sıra “Beğasekoların helak olduğu, sonunun geldiği yer” (Бэгъасэкъомэ яхэкужъан) söylemi de geçer.
Tevıpş’n Marta sırtına yerleşmesi üzerine, beraberindeki soylu ailelerden Kuyıjlar, Şınaholar ve Şevesuklar, Ğonejıkolar, Tığujlar, beyi çevreleyecek biçimde köy arazisine yerleştiler. Bugün de köyün baş tarafında Tev soylu aileler olan Tev Amin, Yakub ve Said’e ait eski ev yerleri sırlanıyor. Daha sonra köye gelen başka soylardan aileler köyü kuzey yönüne doğru ilerlettiler.
Şimdilerde Tevıyhable’de oturanların soy adları şöyle: Berzeg, Blenğapṡe, Ğonejıko, Goğotıj, Guserıko, Yevtıh, Haćemıko, Kuyıj (Къуижъ), Karateban, Melgoş, Pĥeçıyaş,Tığuj, Tev, Ĺaşeko, Vıcıĥu, Hapay, Halil, Ŝeveṡıqu (Şevesuk), Yaneko. Bu son yıllarda dışarıdan gelen iki üç Rus aile de köye yerleşmiş bulunuyor.
TEV ZAMİR: Peki başka köylere ilişkin anlatacağın öykülerin yok mu?
TEV ASKER: Askalay ve Penejıkuaye köylüleri kendi köylerine ilişkin öyküleri daha iyi bilirler, ama onların şöylesine şeyler anlattıklarını dinlemişliğimiz vardır:
Askalay köyü (avul Assokolay) – Tevçoj rayonunda bir köy, Marta Irmağı kıyısında bulunuyor. Anlatıldığına göre, uzun bir süre önce Askalepş (Askale beyi) köyünü Marta sırtına yerleştirmişti. Askalay’ın çok uzun bir geçmişinin bulunduğu, o yerde çok sayıda arkeolojik yapıtın bulunmasından kanıtlanıyor. Eski saray ve kaleler, höyükler, hâlâ ortaya konmamış, kazılmamış eski mezarlar… Henüz hiçbir kazı heyeti Askalay’a uğramış değil.
“Günün birinde zeki bir bilici/falcı kız (blebğuapĺe/ блэбгъуаплъэ) koyun kürek kemiğine bakınca, köye büyük bir düşman birliğinin saldıracağını söyledi. Köylüleri yüksekteki sırttan indirip taban arazideki ormana sakladı, ama kardeşi Ğobar yerinden ayrılmadı, ayrılmayı da reddetti. Düşman geri çekilince, Ğobar sağ kalan köylülerini ve sevdiği kişileri Pşış Irmağı sol yakasına götürüp tümsek bir yere yerleştirdi” – Ğobokay köyünün bu yolla Askalay köyünden ayrıldığı, koptuğu anlatılır.
Mafeko Vırısbıy Askalay köyünden, büyük yiğitlik göstermiş bir köylü (fekoł) idi.
Penejıkuay (Ponejukay) köyü – Tevçoj rayonunda bir köy, Pćaŝe (ПкIашъэ) Irmağı kıyısında, rayon merkezi. Anlatıldığına göre, Penejıkuaye’nin güney tarafında, şu sıralar Koçkin kutırının (Rus küçük köyü) bulunduğu yerde, Pćaŝe kıyısında bir köy vardı. Köy sahibinin ölümü üzerine çocukları mirasını paylaştılar ve ayrıldılar, en küçük kardeşin payına şimdiki Penejıkuaye köyünün bulunduğu yer düştü, oraya göç edip yerleşti. Eski köyden ayrılan aileler de en küçük kardeşin köyüne göç etmeye başladılar ve giderek köy büyüdü. O nedenle köye Pevnejığ (ilk şenlenen) – Pevnejıkuay (ilk şenlenen köy) dendi, ardından köyün adı Penejıkuay oldu.
Köylerimize ilişkin benzeri haber ve öykü sayısı çoktur. Bunların her biri birer tarihsel mirastır, unutmamalıyız, bunları yazıya aktarıp gençlerin yararına, hizmetine sunmalıyız. Her bir köyün geçmişini aydınlattığımız ölçüde tarihimiz de aydınlanmış olacaktır.
TEV Zamir
Adıge mak,25.02.2021