Meot-İskit Kültüründen Bir Kesit
Tarihin gizli kalmış yanları, topraktan çıkarılan eski eşyalar ve aletlerle aydınlatılıyor. Bu gibi alanlarda çalışan araştırmacıların yazdıkları ulusun kültürünü zenginleştiriyor ve tarihini aydınlatıyor. Bu gibi konuları ele almak, ulus açısından önem taşıyan bir durumdur.
Milat öncesi yüzyıllarda Meotlar (мыутIэхэр) ve İskitler değişik hayvan heykelleri üretiyor ve geyip başlarına küçük ziller takıyorlardı. Bu ve benzeri eşyaları, arkeologlar olarak höyük, eski mezar, ayin yerleri ve ölü yemeği hazırlanan yerlerden çıkarıyoruz. Bizden önce çıkarılmış ve müzelerde korunan heykelciklerin boyları 17 – 30 cm arasında değişmektedir.
Hattiler arasında başlayan ve Tanrıya dua anlamında taşınan geyik başı heykelciklerinin kullanımı Meot ve İskitlere ulaşmakla kalmamış, bu gelenek uzun yıllar boyunca Adıgeler arasında da yaşamıştır. XX’nci yüzyılda yas haberlerini duyuran atlılara küçük heykelcikler takılı sopalar verilmiyordu, ama gelenek gereği, cenaze haberini duyurmak (шъыхьахьэу) üzere görevlendirilen atlılar atlarına sağ tarafından biniyor ve iniyorlardı.
XIX’uncu yüzyıl sonlarında, 1897 – 1898’de Vılape ve Şuaceko (şimdi Kostromskoy stanitsası) köyleri höyüklerinden, arkeolog N. İ. Veselovskiy çanlar takılı ya da kaynak yapılmış geyik başlarını ilk kez çıkarmışlardı.
Doğu Halkları Devlet Sanat Müzesi kazı heyetleri 1981 – 1982 yıllarında Vılape höyüklerinden geyik başı görünümlü heykelcikler ve çanlar çıkarmışlardı, benzerlerine Maykop ve Gaverdovskiy höyükleri (- Adıgey’de- ) ile başka yerlerde de rastlanmıştır.
Meotlar ve İskitler cenaze törenlerini tamamladıktan sonra, defin yerine götürülen eşyaları geri getirmez, ölüyle birlikte gömer, mezarın üzerini toprak yığarak örter ve büyük bir höyük (kağasey) oluştururlardı. Arkeologlar çok sayıda bu tür eşyalarla karşılaşmıyorlar, ama üst kısımları paslanmış bronz eşyalar da buluyoruz. Bunlar alet-edevat, silah, üst baş için gerekli eşyalar, din ya da cenaze hizmeti amacıyla kullanılan ve hayvan görünümlü olan eşyalardır. Bunların arasında beklenmedik tarzda üretilmiş geyik başları, ki bunların bazıları iri olup gümüş ve altından yapılmadır, bunların tarih ve sanat açısından önemleri büyüktür.
Bulduğumuz değişik hayvan heykelleri arasında büyük çanlar takılı olanları özel bir önem taşıyorlar. Görünümleriyle bu heykeller birbirinden farklıdır. Gaverdovskiy höyüğünden çıkarılan geyik başına küçük ziller takılıydı. Onların başlarında geyik, büyük kartal ve büyük tavşan gibi hayvan başları bulunuyor. Çanlar aşılı-iri armut görünümündeler, çok güzel görünümlüler, içlerinde demir topuzlar (diller) bulunuyor.
Bulunan eşyalar Meot ya da İskit kültürlerinin tanıtıcı özellikleri olarak hayvan ya da kuşlara benziyorlar ya da doğada görülmeyen, yırtıcı hayvan görünümlü olan ve masallarda adları geçen yaratıklara benziyorlar.
Çan ve heykelleri bitişik üretiyorlardı, değişik şekillerle süslenmiş olanlarına da rastlanıyor.
Eskiden o çanlar Tanrı işareti (Thaneşu) olan sırıklara takılıyordu ya da asılıyordu, bunlara «пIый шъыхьахь» (kulplu geyik heykeli) deniyordu, bu şeylere arkeologlar kulplu (навершие) ya da standart geyik heykeli diyorlardı. Bir kral ya da önemli biri öldüğünde bu eşyalar cenaze hizmetinde kullanılıyorlardı.
Bu heykelcikler uzun sırıklara asılıyor ya da bağlanıyorlardı, yüksekçe kaldırılıyor, köy giriş ve çıkışlarında dolaştırılıyordu, zil sesleri çıkararak üzücü bir haber olduğu duyuruluyordu. Günümüzde bir cenaze olduğu haberini duyurmaya “şıvac” (atlı duyuru) deniyor. Geçmişte buna “ŝıhah = ŝıh + ahın” (geyik taşıyan) ya da “ŝıhaqo” (geyik taşımaya giden) deniyordu. Görevlendirilen bir atlı gurubunun başı, sağda ve en önde gider, ona uzun bir sopanın ucunda büyük ve renkli çanlar takılı geyik ya da başka bir hayvan
heykeli verilirdi. Cenaze götürülürken çan taşıyanlar en önde giderlerdi. Cenaze arabayla taşınacak olduğunda, büyük bir geyik heykeline çanlar takılır ve arabanın arkasına bağlanırdı. Buna benzeyen eşyalar Vılape büyük höyüğü ile yanındaki höyüklerden çıkarılmıştır.
Cenaze hizmetleri sırasında çoğunlukla sıradan çanlar kullanılırdı. Defin işi ve diğer hizmetler tamamlanana değin aralıksız ve gür seslerle ziller çalınır, “kötü insanlar” ve cinler ürkütülmüş olurdu.
Bu yazıyı hazırlarken müzemizdeki değişik çanlara baktık, bayan çalışma arkadaşım bunların ne işe yaradığını sordu. Cenaze hizmetinde kullanılıyorlar dediğimde, öyleyse bunlar “ölü çanları olmalı” dedi. Çok doğru.
Küçük çanlar ve ziller, Ortaçağ boyunca bol miktarda kullanılmışlardır: Bu çan ve ziller erkek ya da kadın elbiselerinin üzerine dikilir, süslenir, atlara ve silahlara bağlanırdı.
Arkeologlar sözünü ettiğimiz bu eşyaları höyüklerden bol miktarda çıkardılar, ama neye yaradıklarını açıklayamadılar. Bu tür eşyalara “İskit ritüel eşyaları” dediler. Bunları, başka eşyaları ve cenaze hizmetleri için kullanılan şeylerin adları Adıge dili dışında açıklanamıyor, ama tarihimizi ve arkeolojimizi inceleyenler arasında dilimizi, gelenek ve göreneklerimizi ve ulusal özelliklerimizi bilen ya da öğrenmek isteyen kişi sayısı çok az. Bizim böylesine üstün bir kültürümüzün bulunmuş olduğunu kuşkuyla karşılıyor, kabul etmek istemiyor, sonunda da o sanatsal yapıtları üretecek düzeyde bir toplum olamayacağımız konusunda karar kılıyorlar.
İlginç değil mi? İskitlerin hepsi (“цIыфыгъэх – insan” idiler) Adıgelerden ayrı idiler, ama çok ilginç, İskitlere ait o eşyalar sadece Adıgelerin yaşamış oldukları topraklardan çıkarılıyor. Bilim insanlarının bir gün İskitlerin atalarının kimler olduğunu bulmalarını umuyoruz, bizler de eski mirasımızı koruma ve toplama göreviyle baş başayız. Gelecek kuşakların üşenmeden, yorulmadan ve titizlikle ulusumuzun kültürünü derlemelerini, toplamalarını, işi ilerletmelerini ve geliştirmelerini bekliyoruz.
Tev Aslan.
Adıge Cumhuriyeti Ulusal Müzesi baş bilim çalışanı.
Adıge mak, 16 Ağustos 2023
Benzer İçerikler
Tüm ifadeler:
Fahri Huvaj, Canan Seçkin Yıldız ve 17 diğer kişi