Adıgey 100 Yaşında – X

27 Temmuz 1922’de Rusya, daha geniş bir ifadeyle Sovyetler Birliği devlet yapısı içinde özerk bir devlet sistemi bulunan Adıge Özerk Bölgesi’nin (oblast, il) kurulduğunu anlatmıştık.

Oblast’ın hangi koşullarda cumhuriyete dönüştüğünü de anlattık. Bugün Rusya Federasyonu devlet yapısı içinde bir Adıge Cumhuriyeti  ve 25 cumhuriyet daha yer alıyor.

Rusya Federasyonu içindeki federe birimler

Rusya Federasyonu eşit temsil hakkı olan devlet birimlerinin birleşmesinden oluşmuş bir federasyondur. Birimler cumhuriyet, kray, oblast, özerk oblast, özerk okrug ve özel yönetimi olan kentler biçimindedir. Bu arada federe birim olmayan iç ‘özerk’ rayonlar ve iç okruglar da var (Kamçatka Kray’a bağlı Koryak okrugu, Karaçay-Çerkes’te Abazin ve Nogay rayonu gibi).

Federe birimlerin yetkileri ve farklılıklar

Federe birimlerden cumhuriyetlerin kendi anayasaları, yasama (parlamento) ve yürütme (hükümet) organları ve bazı özel yetkileri vardır. Cumhuriyetler kendi dillerini Rusçanın yanında resmi dil yapabiliyorlar. Cumhuriyet olmayan RF birimleri resmi dil yasası çıkaramıyorlar, sadece değişik statülerdeki sıradan  illerdir. İllerin de (kray, oblast ve okrugların) meclisleri vardır, ama yasa çıkarma yetkileri yoktur. Bu bakımdan klasik anlamda eyalet (state) sayılmazlar. İllere ilişkin kanunları Federal Meclis (Moskova) çıkarır, il meclis ve yönetimleri bu kanunlara dayanarak kendi  çıkardıkları tüzüklere göre kendi kendilerini yönetirler. Rusya’daki illerin yetkileri tüzük çıkaramayan Türkiye illerine göre daha fazla, ama ABD ya da Kanada, Avustralya, Hindistan, vb yerlerdeki yasa çıkaran eyaletlerin yetkilerine göre daha azdır. Klasik eyaletler (aslında devlettirler) Almanya, Avusturya, Kanada, Avustralya, Hindistan  gibi federal devletlerde, ayrıca daha az yetkili olarak İspanya ve İngiltere gibi üniter devletlerde de vardır, üniter devlet eyaletlerinin kendi yasama ve yürütme (bakanlar kurulu) organları vardır, ama bağımsızlık ilan etme yetkileri yoktur ya da merkezin iznine tabidir. Bunların eşiti Rusya Federasyonu’ndaki cumhuriyetler olabilir. Rusya Federasyonu’ndaki cumhuriyetlerin yetkileri illere (kray ve oblastlara) göre daha fazladır.

Batıda eyaletlerin üzerinde gönüllü birlikteliğe dayanan ortak bir federal merkez yönetimi vardır. Örneğin, İsviçre’de federal merkez, anayasaca tanınmış yetkiler dışına çıkamaz, eyalet (kanton) kanunlarına ve eyaletlerin iç işlerine  karışamaz, aksi takdirde sorun federal yargıya taşınır ve orada karara bağlanır. İsviçre’de eyaletlerin büyük yetkileri ve ağırlıkları vardır. Demokratik diğer örneklerde de durum buna yakındır. İsviçre’de eğitim alanında eyaletler (kanton) yetkilidir, hangi dillerin okutulacağına kanton ve bucak (Gemeinde) meclisleri karar verir, federal merkez karışmaz, Rusya’da ve Türkiye’de karışır, merkezin dediği olur.

Rusya’daki cumhuriyetlerinde durum

Şu durumda Rusya Federasyonu  cumhuriyetlerindeki statü ve uygulamaları, demokratik dünya örnekleriyle kıyasladığımızda, il ile cumhuriyet (eyalet) arası bir düzenleme bulunduğunu  görürüz. Günümüz Rusya’sında klasik bir eyalet (devlet) uygulaması yoktur. Demokratik  ülkelerde bulunan eyalet türü gelişmiş/egemen statüler RF’de yoktur, yetkiler kısıtlıdır. Önemli kararlar federal merkez tarafından alınır. Son biçimiyle RF Anayasası, demokratik haklar ve yetkiler yönünden emsallerine oranla yerel birimlere  daha az yetki tanımaktadır: Federal merkez, cumhuriyetlerin iç işlerine karışır, sormadan federe birimleri ilgilendiren özel alanlarda da  kararlar alır, federe birimlerin (cumhuriyetlerin)  iç işi niteliğindeki  yetkilerini de kısabilir ya da kaldırabilir. Örneğin, Rus resmi dili ile diğer resmi diller aynı statülerde değildir. Normal  federal devlet örneklerine göre eşit olmaları gerekir. Rusça tüm resmi dairelerde kullanılır ve tüm okullarda zorunlu dil olarak okutulur ve öğretilir. Rusça dışındaki  diller için bu tür bir uygulama yoktur. Bu yönüyle RF’nin gerçek bir federasyon olup olmadığı bile tartışılabilir.  Rusça dışındaki diller, talep olması durumunda seçmeli ders dili olarak ilk ve orta okullarda haftada en çok 2-3 ders saati ile sınırlı olarak okutulabilir. Rusça dışı resmi dillerde eğitim genel azınlık dilleri statülerine düşürülmüştür.

Kültürel kurumlar

Bir cumhuriyet ya da özerk okrugda, anayasa ve federal statü gereği bazı kültürel organ ve kurumlar da kurabilir. Bu tür kurum ve organlar genellikle standart ölçülere göre düzenleniyor: Her cumhuriyette, Rusça eğitim veren bir iki üniversite ya da yüksek okul bulunuyor, devlet tarafından yerel dilde gazete çıkarılıyor, gazeteler, o ulusun nüfusuna oranlı olarak haftada 2  ile 5 gün arası değişmek üzere yayımlanır. Örneğin Adıgece, Karaçayca ve Kabartayca gazeteler haftada 5 gün, Abazince ve Nogayca gazeteler ise  2 gün yayımlanır. Kısıtlı, az süreli   radyo ve televizyon yayını yapılır, Tatar, Başkurt, Çeçen, Avar gibi 1 milyon ya da üzeri nüfus tarafından konuşulan  dillerde 7/24 saat yayın yapma izni verilebiliyor. 100 bin Adıge ile bir miktar Adıge Ermeni’sinin konuştuğu Adıgece tv yayını, Moskova’daki merkez stüdyo kanalıyla ve haber programları şeklinde günde on dakika gibi kısa sürelerle verilir. Küçük halkların kendi tv istasyonları yoktur, Moskova üzerinden süre verilerek yayın yapılır. Bugün Türkiye’de günlük gazetelerin bile özel televizyon ve radyo yayınları bulunduğu düşünüldüğünde Rusya’daki kısıtlılık anlaşılabilir.

Bu arada cumhuriyet ve özerk okruglar dans ekibi, müzik, tiyatro, müze, vb az para gerektiren kuruluşlar da  kurabilirler. Daha ilerisine geçmek için federal merkezin izni ve desteği gerekir.

Tabii paran ve maddi olanağın varsa daha fazlası da yapılabilir, özel okullar  açılabilir. Adıgey, St.Petersburg gibi zenginleştiğinde bu gibi ileri şeyler gündeme gelebilir.

Görüldüğü gibi cumhuriyetlerin ve illerin yetkileri, Merkez ve cumhuriyet tarafından birlikte, ortaklaşa  değil, Federasyon Sözleşmesi’ne aykırı olarak  genellikle ya da birçok durumda sadece federal merkez tarafından belirleniyor. Yöreler de buna uyuyorlar. Bu bakımdan  yerel birimlerin (cumhuriyetlerin), birçok durumda, sıradan il ötesi önemli bir ağırlığı, işlevi ve etkinliği bulunmuyor. Cumhuriyetler çoğunca standart yetki ve kurumlara sahiptirler. Bu türden RF’de 21 cumhuriyet (Ukrayna’dan alınanlarla birlikte 26 cumhuriyet), 1 özerk oblast – Yahudi ÖOb. – ve 4 özerk okrug – Hantı-Mansı, Nenets, Yamalo Nenets, Çukçi ÖOk., toplamda 89 yerel birim vardır. Özerk okrug sayısı 10 idi, 4’e düştü.

 

Yanılmalar ve eğitim durumu

3 Temmuz 1991’de Adıge Cumhuriyeti‘nin kuruluşu Rus Parlamentosu ve Federal Merkez tarafından onandı. Cumhuriyetin ilk anayasasında Adıge Cumhuriyeti’nin egemen bir hukuk devleti olduğu ve egemen devlet statüsüyle Rusya Federasyonu ile bir  Federasyon Sözleşmesi imzaladığı ve kurucu üye olarak RF’ye katıldığı yazılıydı. “Egemen devlet, bağımsızlık ilan etme yetkisi olan devlet” anlamına gelir. Örneğin, Putin, gerekli gördüğünde referandumlar yaptırarak Ukrayna’dan 6 bölgeyi Rusya’ya katmıştır. Bir kent birimi olan Sivastopol‘u da  tek yanlı bir referandumla Rusya’ya bağlamıştır. Sivastopol’da deniz suyu derindir, deniz üssü kurmak için Karadeniz’in en gözde yeridir.

Bu arada Yeltsin ve Putin dönemlerinde federal anayasada tek yanlı değişiklikler (oynamalar) yapılmış olduğunu anımsatalım, böylece  federe anayasalar, değiştirilmiş (oynanmış) federal anayasaya  uygun hale getirilmiştir. Gorbaçov döneminde, Sovyetler Birliği’ni  ayakta tutmak için Sovyet uluslarına verilmiş olan bazı ödünler, artı haklar, Yeltsin ve Putin dönemlerinde geri alındı ya da  kısıldı.

 

Federasyon Sözleşmesi

 

Federasyon sözleşmesi üç tür düzenleme öngörüyor: 1) Federal merkezin yetkileri, 2) Federal merkez ile cumhuriyetin (cumhuriyetlerin) birlikte/ortak olarak kullanacağı yetkiler, 3) Cumhuriyetin (cumhuriyetlerin) kendi yetkileri.

Düzenleme yürürlüktedir, ancak cumhuriyetlerin yetkileri kısılmış durumdadır. Yerel parlamentoların Moskova talimatlarına aykırı karar alma güçleri ya da yetkileri yoktur. Örneğin, kendi dillerini zorunlu dersler arasına alamazlar: 1990’larda cumhuriyet ve özerk okruglar 1-4 sınıflarda anadilinde eğitim veriyor, ortaokul ve liselerde de birçok dersi anadilinde okutuyorlardı, şimdi anadilinde eğitim seçmeli ders düzeyine düşürüldü, ilkokulda haftada 3 ders saati, ortaokulda da 2 ders saati. Liselerden ise anadili dersi kaldırıldı.

Rusya Federasyonu tamamında hızlandırılmış bir asimilasyon ya da Ruslaştırma süreci yaşanıyor. Kentlerde çocuklar Rusça konuşmaya başladılar. Diasporadan Adıgey’e giden Adıge öğrenciler Adıgece öğrenememiş olarak geri dönüyorlar.

Yönetimin sözcüleri şöyle bir savunma yapıyorlar: Adıge Cumhuriyeti’nde Adıgece öğrenmek isteyen bir kimse için herhangi bir yasal engel yok, deniyor. Anlamsız bir söz. Yasal engel Türkiye’de de yok, hiçbir ülkede  yok. Bunlar boş sözler, bu kadarı uluslararası hukuk gereği tanınmış olan asgari (negatif)  haklar kapsamına giriyor. Türkiye’de Çerkesçe, Kürtçe, Abazaca ve Lazcayı öğrenmek ve okumak isteyen herkes teorik olarak  okuyabilir, öğrenebilir, dahası Sümerce ve Hititçe de öğrenebilir, yasal engel yok, özel okul ve kurslar açılabilir, kimi halk eğitimi merkezlerinden “destek” alınabilir. Ama sonuç ortada. Bunlar uygulaması olmayan haklar. Bu gibi nedenlerle olumlu bir sonuç elde edilemiyor.  “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” dememişler boşuna. Altı doldurulmadıkça bunlar boş sözlerdir.

 

Ekonomik ve siyasal durum

Türkiye’de ve batı dünyasında az çok  ekonomik istikrar ve belirlilik  vardır. Enflasyon ve hayat pahalılığı vardır, ama insan, geleceğini öngörebilir, sandığa atılan her oy sahibini bulabiliyor. İktidarlar demokratik yollarla  el değiştiriyor. Terörü desteklememek koşuluyla her türlü örgütlenme ve düşünce özgürlüğü var. RF’de böyle şeyler  kağıt üzerinde var. Maalesef. Rusça dışında bir dil, örneğin milyonlarca konuşanı olan Tatarca, Başkurtça ve Çeçencenin bile kendi cumhuriyet parlamentolarında konuşulduğu görülmüş şey değil. Sadece kabul edilen yasa ve kararlar yerel dillere çevrilmekle yetinilir. Bunun için bir sekretarya, çevirmen grubu vardır. Ancak, Bask Ülkesi Parlamentosunda Baskçanın, Katalonya’da Katalancanın  konuşulmadığı düşünülebilir mi?.. İstisna İsviçre: Federal parlamentoda İtalyanca konuşma serbestliği varken, İtalyan temsilciler, konuşmaları daha fazla insan daha iyi anlasın diyerek, Fransızca konuşmayı yeğleyebiliyorlar. Ortada gönüllü bir tercih var. İsviçre’de Almanca ve Fransızca’nın aksine 3. dil olan İtalyancayı bilen azdır (Yüzde 8,2). Rusya’daki öyle, isteğe bağlı değil, fiili bir dayatma, zorlamadır…

Sıkıntılar

Türkiye’de askeri vesayet, eskisine göre zayıfladı. Bunda ABD militarizminin deşifre olmasının ve  Erdoğan‘ın tek adam yönetiminin güçlenmesinin payı vardır. Daha önceleri, Başbakan Süleyman Demirel askerin baskısı yüzünden nefes alamıyor, asker (generaller) her işe karışıyordu, Demirel, faşist askerlere hoş görünmek için sendikal hakları (özgürlükleri)  budamaya kalkıştı, 15-16 Haziran 1970’de  yüzbinlerce işçi kınama amaçlı İstanbul’a yürüdü. Demirel geri adım atmak zorunda kaldı. Ama Amerika ve asker buna 12 Mart 1971 askeri müdahalesiyle sert bir karşılık verdi, 3 öğrenci haksız yere asıldı, terör estirildi ve  sola gözdağı verildi.

Dönemin siyasetçisi Ecevit de generallerden çok korkuyordu, Menderes ve iki bakanı askerler astırmıştı.

Şimdilerde Türkiye’de güçlü bir muhalefet var, büyükşehir belediyelerinin çoğu 20-25 yıl sonra seçimle dinci- aşırı sağcı iktidarın elinden alındı. Çoğunluk, dış düşmanlar ve beka (gelecek)  sorunu gibi politik söylemlere artık  kulak asmıyor.

Rusya ise, dünyayı karşısına alarak ve uluslararası kuralları çiğneyerek Ukrayna’ya saldırdı, taraftarlar ve milliyetçi Ruslar ilhaklara alkış tuttular, sanki kendilerine çiftlik bağışlanacaktı. 1864 Çerkesya’sında Rus yerleşimcilere çiftlikler bağışlanmış, tadı damaklarda kalmıştı. Mart 2014’te Kırım’da  kadınlar gelene gidene  çay ve pasta ikram ediyor, bu büyük “zaferi”, Kırım’ın Rusya’ya ilhakını  kutluyorlardı. Şimdi bunun, yayılmacılığın ıstırabı her alanda duyuluyor.

Her şeye karşın Türkiye’de bir iktidar mücadelesi, bir iktidar değişikliği beklentisi var, RF’de henüz o da yok.

Türkiye silahlanmaya ve askeri harcamalara büyük para ayırıyor. Rusya daha fazlasını ayırdı, ama batı ile yarışamadı, yarışamaz da,

Farkı ve olup biteni görmek gerekir.

 

Dönüş gelecek bahara kaldı

 

Sovyetler döneminde, milliyetçiler,  “Anayurt kollarını açmış evlatlarını bekliyor” diyorlardı. Boş bir beklentiydi. Dr. Yedıg Batıray da öyle yazıyordu. Ama gerisi gelmemişti. Dr. Necdet Hatam ise, “Bir zamanlar Rus Büyükelçiliğine yazılı başvuru ile RF yurttaşı olmak da olanaklıydı, fırsat kaçırıldı” diye yakınıyor, sorumluluğu diasporanın üstüne atmak istiyor. Gerçekçi bir görüş olabilir mi bu?

1978 ve 1979 yıllarında Yunanistan ile Türkiye’ye şimdiki AB’ye üyelik için davet geldi. Yunanistan kabul etti, üye  oldu, gelişti ve zenginleşti,  Türkiye ise “sanayimiz zayıf”, “İslam Ortak Pazarı kuracağız” gibi anlamsız gerekçelerle yan çizdi, fırsat kaçırıldı, geriledi, şimdi bunun ceremesi çekiliyor. İktidar ve muhalefet yanlısı oportünist yazarlarımız da, utanmadan AB 1963 yılından beri bizi kapısında bekletiyor diye yalan şeyler yazıyorlar. Sonuç: Fert başına milli gelir Yunanistan’da 21 bin dolar, Türkiye’de 8-9  bin dolar. Kişi başına gelirin 52 bin dolar olduğu İsrail’de yaşayan bir Çerkes her yıl anayurdu ve dünyayı dolaşıyor, ama çoğu Türkiyeli Çerkes köyünden ya da yöresinden dışarı adım bile atamıyor. Yöresel düğün ve cenazelere katılmakla yetiniyor, bir kısmının altında arazi satıp aldığı  marka arabalar var, hava atıyor, ama yakıt parası sorunu var, uzaklara gidemiyor. Erdoğan Türkiye’si böyle.

Peki, Sayın Hatam’ın dediği, “öngörüsü” de ne olaydı ki? Nasreddin Hoca‘nın koyun ve diken  hikayesi gibi bir şey. Ötesi olamaz.

Kağıt üzerinde RF yurttaşı olmakla iş bitiyor mu?.. 100 bin kişi Adıgey’e ‘dönmüş’ diyelim (döner mi?), 100 bin de orada zaten var, 100 bin dönerse eder 200 bin. Kabardey-Balkar’da bunun üç katı, 600 bin Kabartay var. Değişen bir şey mi var Kabardey’de?.. 5 milyon Tatar ne yapabiliyor?..Üç yıl önce Tatarca, zorunlu ders dili iken  seçmeli ders dili statüsüne düşürüldü, Tatarların gıkı çıkmadı, çıkamadı.

Para Moskova ve St.Petersburg’da

Dönüşün siyasi ve maddi bir temeli yoktu. Rus resmi izni de yoktu. Kendi kendine gelin güvey olma durumu vardı. Bin kez yazıldı. Ne oldu? Dün izin yoktu, bugün de yok. Küçücük şeyler abartılarak şişiriliyordu.  Günümüz dünyasında daha iyi bir yaşam, iş ve daha fazla para kazanma olanağı, insanları ve kitleleri harekete geçiriyor ve kendine çekiyor. Adıgey ya da RF öyle bir yer değil. Yatırımcılar için ilgi çekici yerler olabilirler. Petrol, doğal gaz, madenler, kereste ve tarım ürünleri var. Buna karşılık Adıgey ya da diğer Kuzey Kafkasya yöreleri Rusya’nın en yoksul yöreleri arasında.  St. Petersburg ve Moskova’daki iş ve para bolluğu Kafkasya’da yok. Yatırım yapılmıyor. Buraları, Türkiye’nin Karadeniz, İç ve Doğu Anadolu bölgeleri gibi,  Rusya’nın kenarda, kıyı ve köşede kalmış, unutulmuş yöreleri. Boş ve işlenmeyi bekleyen tarım toprağı çok deniyor. Türkiye’de de çok, kimse kiralamıyor ve işlemiyor, çünkü astarı yüzünden pahalı, devlet desteği, alt yapı ve arazi düzenlemeleri yok, yem pahalı olduğu için hayvan yetiştiricisi, iyi cins süt ineğini kesime gönderiyor. Çiftçilik için para, ekipman ve kâr sorunu var. Ama yeterli devlet desteği yok. Pazarı oluşmamışsa, gideri daha fazla ve kârlı bir iş değilse kimse dönüp bakmıyor bile.

Şimdi tarım toprağı statüsünden çıkarılan topraklara okkalı vergi geliyor, köylünün toprağı spekülatörlerin eline geçebilir. Kafkasya’da durum daha da ağır.

Sözün kısası Kafkasya genel anlamda, ekonomik yönden  cazip ve çekici bir yer değil. Doğal güzellikleri, temiz havası, berrak suları var. Bu kadarı yeter mi? Doğruya doğru, eğriye eğri…

Kafkasya, Çerkesya bizim için anayurt. Rus bunu yadsıyor, “burası Rus toprağıdır” diyor, ama bizim için orası  yine anayurt. Ama planlı bir biçimde Ruslaştırılmakta olan bir anayurt…

 

Yerel yöneticiler

 

Yerel bütçede federal merkezden gelen para ağır basıyor. Merkeze avuç açma durumu var. Fazla ses çıkarırsan para kısılır. Davulun  tokmağı federal merkezin elinde. Son yurt parçası Adıgey’de her dört kişiden sadece biri Adıge. Rayon düzenlemesi olan 9 seçim çevresinden küçük nüfuslu  7’sinde toplu Adıge nüfusu var, bu sayede az nüfus çok temsilci çıkarıyor, rayonlar eşit temsil edildiğinden Adıge nüfus, Adıge Devlet Meclisi – Hase‘nin toplam 50 üyesinin  yarısı kadarını seçiyor. Bu sayede devletin Başı (Başkan/ Łışha) Adıge olabiliyor. Ama mutlaka Adıge olacak diye bir şart da yok.

Başkan çoğunluktaki Rus nüfusu dikkate almak zorunda. Onların istemediği bir şeyi yapamaz. Maykop’ta ayrıca Adıge Ermenileri (Yermeller) ve Kazaklar da var. Kazaklar Ukrayna kökenli ve Hıristiyanlar, Adıge Ermenileri (Yermeller) gibi Adıge adetlerini benimsemiş kişiler, fark Adıgece konuşmamaları. Halklar arası barış ve dostluğun önemi çok değerli ve güzel şey. Başkan’ın yetkileri sınırlı, para da kısıtlı. Cumhuriyetin zengin petrol ve doğal gaz kaynakları, madenleri, verimli tarım toprakları var, ama yatırım ve dış satım çok az, yetersiz.

Adıgey’deki Adıgeler ekonomik yönden güçlenecek olduklarında durum tabii daha iyi hale gelir. Ruslar da zenginlikten yararlanırlar. Başkan Kumpıl Murat, iktidar partisinden ve yerel anlamda  asıl yetkili  kişi o, belli bir ağırlığı var.

Şimdilerde RF’de Ukrayna’yla savaş, durgunluk ve sıkıntı süreci yaşanıyor. Rus milliyetçiler dünyaya kafa tutmaya kalkıştılar. Varlıklı kesim yurt dışına, Türkiye ve diğer ülkelere gidiyor, kapak atıyor, tatil yapıyor. Bir kısım RF yurttaşı da Soçi ve Adıgey’e geliyor, ama Adıgey’e daha az kişi geliyor ve daha az para bırakıyor. Kaffed aracılığıyla Adıgey’e giden bir kafiledeki Düzceli bir tanıdığım, “Ben oradaki hemşerilerimle tanışmak, yaşam koşullarına tanık olmak, oturup onlarla görüşmek, muhabbet etmek  için Kafkasya’ya gittim. Bizi dağları, şelaleleri ve mağaraları görmeye götürdüler. Öyle yerler Türkiye’de de var, kıyamet gibi. Dağ ve şelale görmek için oraya  gitmedim, Arabistan çölünde yaşamıyoruz” dedi.

Tur kapsamında gidildiğinde öyle oluyor. Tanışmak için oraya gidip ev kiralamak, bir süre orada kalmak ve akrabaları aramak gerekiyor. Dünyanın her yerinde bu böyle.

Bütün bunlar dikkate alınacak, Kafkasya ile diasporanın tanışması ve kucaklaşması başarılabilecek mi?.. Asıl beklenti bu olmalı.

 

 

 

 

 

Yorum Yap