Adıgey 101 Yıl Önce Bir Devlet Birimi Olarak Kuruldu
Bilindiği gibi Adıgeler, kuzeyden gelen komşu ile 18. yüzyıl sonlarında karşılaştılar,1787-1792’de yapılan savaşa, Ruslara karşı Türklerin müttefiki olarak katılmış ve büyük bir yıkıma uğramışlardı. Savaş Türklerin (Osmanlı Devleti) ve Adıgelerin yenilmesi ve Rusların zaferiyle sona ermiş, Anapa Kalesi Rusların eline geçmişti (1791). Ruslar 1792 Yaş Antlaşması gereği Anapa’yı Türklere geri verdiler.
Ardından 1806-1812 ve 1828-1829 savaşları yaşanmış, Türkler yenilmiş, 1829 Edirne Antlaşması ile Türkler Adıge kıyı kalelerini (Anapa, Sucuk Kale) ve kıyı denetimini Ruslara bırakmışlardır.
Bu tarihten sonra doğrudan Adıge-Rus savaşları başladı. Ruslar Adıge kıyı şeridini ele geçirdiler, kıyı dahil Adıgeleri müstahkem hatlarla kuşatma altına aldılar.
1840’da Adıge kabileleri bir birlik kurmuş ve Rus hatlarına saldırmışlardı. Bu arada kabilelerin birliği ve ortak direnme kararı da alınmıştı. Adıgelerin birliği 1848’de Abzah kabilesinin ortak savunma stratejisinden ayrılmalarıyla sarsıldı. Abzahlar kâfirle (Ruslarla) daha sert savaşılmasını istiyorlardı. Abzah yöresinde Şeyh Şamil‘in naibi (temsilcisi) Molla Muhammed Emin başkanlığında, Çeçenistan’daki Emirliğe (Şeyh Şamil yönetimine) bağlı bir dini devlet yönetimi kuruldu, ülke ve direniş ikiye bölünmüş oldu.
1853-1856 Kırım Savaşı’ndan sonra, 6 Eylül 1859’da, güçten düşmüş olan Şeyh Şamil anlaşmalı olarak Ruslara teslim oldu. Ardından feodal Adıge kabileleri (Bjeduğ, K’emguy ve Laba Irmağı solundaki kabileler) ile Abzahlar Ruslara boyun eğdiler (1859). Şamil’in naibi Muhammed Emin de Ruslarla anlaştı ve ömür boyu maaşa bağlandı. Lesley Blanch, Çerkesler nihai bir savaş verirken Naip “Rusların tarafına geçmiş ve Çerkezlerin askeri sırlarını haber vermişti. Buna karşılık büyük bir bahşiş almış ve emniyet tedbirleri yüzünden Türkiye’ye gönderilmişti” diye yazıyor (Cennetin Kılıçları, s. 402). Naip ömür boyu Türklerden ve Ruslardan maaş almıştır.
Ruslar 1857’de Şapsığları ve diğer Karadeniz kıyısı kabilelerini önce Ukrayna’ya sürme, ardından Türkiye’ye sürme kararını aldılar (1860). Daha sonra Abzahların da Türkiye’ye göç ettirilmelerine karar verildi (1861).
Çar II. Aleksandr eylül 1861’de şimdiki Maykop rayonunda Adıgelere Türkiye’ye göç etmelerini, göç etmek istemeyenlerin Kuban Irmağı solundaki boş ovalara yerleşebileceklerini dikte etti.
Kıyı halklarının tamamı ile Abzahların çoğu Çar’ın önerisini kabul etmediler.
Rus birlikleri harekete geçiyor
10 Mayıs 1862’de Maykop’un ya da Belaya Irmağı (Şhaguaşe) batısında yaşayan Adıgelerin topraklarından çıkarılmaları kararı Rus hükümetince uygulamaya kondu. Harekete geçen Rus birlikleri (içlerinde paralı Müslüman askerler de vardı) Adıge köylerini ateşe vermeye, yakaladıklarını ya öldürmeye ya da göç ettirilmek üzere esir kamplarına götürmeye başladılar.
Savaş, işgal edilen yerlerin yerli halktan bütünüyle temizlenmesi, temizlenen yerlere Rusların ve Kazakların hemen yerleştirilmeleri, inşaatçı birliklerin kurdukları yol ağı çalışmalarıyla yeni oluşturulan Rus-Kazak köylerinin (stanitsaların) birbirine bağlanması yoluyla sürdürülüyordu.
Adıgeler direniyor, elden geldiğince sivil halkı koruma altına alarak batıya, kıyıya doğru çekiliyorlardı. Adıgeler silahsız ve yarı aç konumundaydılar. Adıgeler hiçbir dış yardım alamıyorlardı, Rus bütün yolları kesmişti.
Bu koşullarda savaş iki yıl sürdü. 1863 yılı sonbaharında, 1864 yılı ilkbaharında Türkiye’ye göç etme sözü verilerek ateşkes imzalandı. Adıgeler ve Ruslar ateşkesi ihlal etmediler ve sözlerini tuttular. Ruslar amaçlarına (bir ülke elde etme amacına) ulaşmış, Adıgeler için de Türkiye’ye iskanlı göçmen olarak alınma olanağına kavuşmuşlardı.
Böyle olmasaydı, Adıge nüfus çoğunluğu, olasıdır hayatta kalamazdı. Adıgeler yeterinden çok kayıp vermişlerdi:
Amerikalı tarihçi W. Richmond’un arşiv belgelerine dayalı araştırmasına göre savaşla bağlantılı olarak ölen Adıge (Çerkes) sayısı 625 bindir (bk. https://mefenef.com/cerkesler-21-mayis-1864ten-gunumuze-1…).
Bu bir sürgün olayı değil, aslında bir ulusun yok edilmesi (jenosit) ve yurdundan bütünüyle kovulması olayıdır. Nitekim 1862’de Rus yönetimine henüz girmemiş olan Maykop’un batısındaki alanda hiçbir Adıge yerleşimi bırakılmamıştır. Sürgün sözcüğüne gelirsek:
Sürgün politik ya da cezai bir yaptırımdır, genellikle geri dönüş yolu tamamen kapanmaz, süresi dolduğunda ceza ortadan kalkar ve eski yere dönülebilir. Nitekim Çeçen ve Karaçaylar 1940’larda sürüldükleri Kazakistan ve Orta Asya’dan 1957’de geri dönmüş ve eski topraklarına kavuşmuşlardır. Kıyı boyu Adıgeleri ve direnen Abzahlar ise geri dönüşsüz olarak Osmanlı topraklarına yollandılar. Olay İspanya’dan Yahudilerin kovulmaları gibi bir uygulamadır. İspanya ve Portekiz 1450’lerde kovulan Yahudilere dönüş ve çifte yurttaşlık haklarını tanımışlardır. Sovyetler dahil hiçbir Rus yönetiminin Adıgelere dönüş hakkını tanıdığı söylenemez. Dönüş hakkı bir yana, Adıgelerin ülkelerinden silah zoruyla çıkarılmış oldukları gerçeği bile yadsınmaktadır. Çerkesler Rusya yönetiminde yaşamak istemedikleri için kendiliklerinden Türkiye’ye göç etmişlerdir. Sadece, RF Devlet Başkanı Boris Yeltsin döneminde 1998’de 200’den az Kosovalı Adıge’ye iskanlı göçmen statüsüyle Adıgey’e yerleşme izni verilmiştir.
900 bin kişiye ne oldu?..
1864 sonrasında Kuban’da 100 bin gibi bir Adıge nüfusun kaldığı yazılıyor. Bu nüfusun normal koşullarda bugün için 1 milyonu bulması ve geçmesi gerekirdi. Şimdi Adıge Cumhuriyeti ile Krasnodar Kray’da 130 bin gibi küçücük bir Adıge nüfusu bulunuyor. Diğerlerine, olası 900 bin kişiye ne oldu? Soruya bir yanıt olsun diyerek, sadece bir örnek vereyim:
“Kasım 1889’da, Laba kıyısında ve Maykop ilçesinde yerleşik 24 bin Adige’nin 230 bin desyatin (- yaklaşık 2, 5 milyon dönüm-) tutarındaki toprağına el konulmasına, toprak sahiplerinin de birkaç aşamada Türkiye’ye gönderilmelerine, el konulan toprakların emekli askerlere ve Kazaklara dağıtılmasına ilişkin bir Rus Hükümet kararı yürürlüğe sokuldu” Ali-Hasan Kasumov, “Çerkes Soykırımı”, s. 298).
Bu son göçler olmasaydı Kuban’da çok daha büyük bir Adıge varlığı oluşabilirdi. (1864’de Kuban’da Adıge oranı 1/3 (yüzde 33) idi, şimdi yüzde 2).
Adıge Özerk Devleti’nin kuruluşu
İşte böylesine yıkıma uğramış bir toprakta, Lenin iktidarı 27 Temmuz 1922’de Adıgeler için özerk bir bölge kurulması kararını onayladı. Özerk Bölge’nin (oblast, il) adı ilkin “Çerkes (Adıge) Özerk Bölgesi” idi, ardından adı “Adıge (Çerkes) Özerk Bölgesi” yapıldı, en sonunda “Adıge Özerk Bölgesi” adında karar kılındı. Böyle yapılmasının nedeni Kuban Oblastı içinde ayrı bir “Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’nin” de bulunması ve bu iki ayrı Çerkes bölgesi isminin karıştırılmaması içindi.
Adıgelere özerk devlet kurma olanağı sağlanmasıyla, Adıgeler ulus olarak yeniden toparlanmaya başladılar, anadilinde okul eğitimi başlatıldı, gazete çıkarılmaya, radyo yayını sunulmaya başlandı.
Bölgenin ilk başkenti Krasnodar kenti idi, 1936’da Maykop başkent oldu ve Adıge toprağı 1000 km. kare üzeri genişledi (2,660 km. kare’den 3,900 km. kare’ye çıktı). 1962’de Maykop rayonu da Adıgey sınırları içine alındı ve toprak iki kat genişledi.
Adıge Cumhuriyeti’nin Doğuşu (1990)
5 Ekim 1990’da Adıge Özerk Bölgesi Parlamentosu cumhuriyet kurma kararı aldı. 3 Temmuz 1991’de Rusya Sovyet Parlamentosu birinci sınıf bir Adıge Cumhuriyeti’nin kuruluşunu onadı.
Sonunda Sovyetler dönemindeki “birlik cumhuriyeti” ve “özerk cumhuriyet” ya da birinci sınıf cumhuriyet, ikinci sınıf cumhuriyet ayırımı kalkmış oldu.
Not: Haritadaki koyu şerit ilk Adıge bölgesi topraklarını, beyaz kısım sonradan Adıgey’e eklenen toprakları gösteriyor – hcy
Resim – Adıge Ulusal Müzesi arşivinden 101 yıl öncesine ait bir fotoğraf : Adıge Özerk Bölgesi’nden IX. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’ne katılan Adıge delegasyonu, – hcy