2023 Yılında Çerkes Dili, Edebiyatı ve Tarihi – II
Adıge dilinin kolları ve lehçeleri
Benzer İçerikler
Adıgece K’ahe (Ova Adıgecesi) ve Kabartay (Dağ Adıgecesi – Şhağ) diye iki kola ayrılır. Lehçeler ise bu iki koldan birinde yer alır.
1. K’ahe kolu, Karadeniz kıyısında konuşulan Natuhay, Şapsığ, Hak’uç lehçelerine; doğuda, iç kesimlerde konuşulan Abzah, Bjeduğ, K’emguy, vb gibi lehçelere ayrılır.
Yazı dili, Sovyet iktidarı (1920) ile birlikte K’emguy lehçesinden geliştirilmiş ve Adıgey ile Şapsığe’de geçerli olmuştur.
Soçi yöresindeki Vıbıhlar ise, yukarıda belirttiğimiz gibi, iki dilliydiler, çoğu Hak’uç lehçesinde (Şapsığ’a yakın), küçük bir kesimi de Vıbıh dilinde konuşuyordu. Bu haliyle Türkiye’ye göç etti ve Türkiye’de söndü.
Kabartaylar Vıbıhların Abzah lehçesinde konuştukları yalanını ortaya attılar ve bir bilgi kirliliği yarattılar. Kirlilik hala temizlenmiş değil. Bir karşılaştırma yapalım: Şapsığ “ç’ale”, Vıbıh “ç’ale”, Abzah “ale” (çocuk), Vıbıh ve Şapsığ “ćeleṡıqu”, Abzah “eleṡıqu” (küçük çocuk); Şapsığ “thamışk’e”, Vıbıh “thamışk’e”, Abzah “thamıe” (fakir, yoksul) der. Bu durumda Vıbıhlar için Abzahça konuşuyorlardı denebilir mi?.. Bunu yazan Kabartay, durumu bilmeyenlere yalan bilgi empoze etmeye çalışmış olmuyor mu?
Aynı Kabartay ve Abhazlar Kemal Bilbaşar ve Halit Kakınç’ın “Kölelik Dönemeci” ve “Çerkes Aşkı” romanlarını da berbat etmiş bulunuyorlar. Bu şey aynı zamanda Türk yazarların Çerkesleri tanımayan ve içe kapanık kişiler olduklarını da bize göstermiş olmuyor mu? Bu bakımdan Rus işbirlikçisi Abhaz ve Kabartay yazarların yazdıkları ve empozeleri ihtiyatla karşılanmalı ve uzman incelemesinden geçmedikçe kaynak olarak kullanılmamalıdır.
Öte yandan, Karadeniz kıyısındaki Vıbıh yöresi ile içeride, yüksek dağ yamaçlarında ve dar vadilerde yaşayan Abzahlar arasında yaz mevsimi (iki üç ay) dışında geçit vermeyen sıradağlar bulunuyordu. Üstelik geçitler insan ve bir ölçüde de hayvan geçişine izin veriyordu. Dolayısıyla Vıbıhların yaz mevsiminde yapılan köle ticareti dışında Abzahlarla ileri bir temas ve ilişkilerinin olamayacağı açıktır. Vıbıh’a komşu olan bu Yukarı Abzah yöresi dağlık ve seyrek nüfusluydu. Asıl Abzah nüfus ise daha kuzeyde, geniş vadi tabanlarında ve ovalık kesimde yoğunlaşmıştı.
2. Kabartay kolu, şimdiki Nalçik yöresinde ve oradan göç etmiş olarak Kuban oblastında (eski Çerkesya’nın doğusunda, Çerkessk kenti batısında) konuşulur, Ayrıca Adıgey’de (4 köy), Krasnodar Kray ve Stavropol Kray’da ve Mozdok yöresinde konuşuluyor ve şu lehçelere ayrılıyor: Asıl Kabartay (KBC, KÇC), Mozdok Kabartay, Kuban Kabartay (Adıgey, 3 köy) ve Besleney (KÇC, Krasnodar Kray, AC, 2+2+1 = 5 köy). Kabartay yazı dili Asıl Kabartay lehçesinin Baksan ağzı üzerinden geliştirilmiştir.
Ruslar Kabartaylara dağdan düze indirme ve yurt dışına sürme politikaları uygulamadılar, sadece yüzlerce küçük köyü büyük köyler biçiminde toplayıp birleştirdiler, bunu tüm Kuzey Kafkas köylülerine (Rus ve Kazaklar dışında) uyguladılar. Sürülmedikleri için Orta ve Doğu Kafkasya yerlileri gibi Kabartayların da nüfusu artmış, 1864’te sayıları yaklaşık 40-50 bin olarak tahmin edilirken, Kabartayların genel nüfusu bugün Kafkasya’da yaklaşık 600 bine dayanmıştır.
Bu da gösteriyor ki, Adıgece önce iki kola, kollar da kendi içlerinde lehçelere ayrılıyor. Aynı kol içindeki lehçeler birbirini kolay anlar, diğer koldaki lehçelerle anlaşmak ise zorlaşır, ama aşılamayacak ölçüde de değildir.
Kıyı Adıge lehçelerinde bulunan “ke” ve “ge” gibi ince sesler, iç yöre lehçelerinde bulunmaz, yerini “çe” ve “ce” gibi ince seslere bırakır, örneğin Abzah ve K’emguy lehçelerinde ince “ke” ve “ge” sesleri yoktur. Benzeri durum Kabartay lehçelerinde de görülür. Örneğin, yazı dillerinde “Kemal” değil “Çemal”, “Kerim” değil “Çerim”, “gane” değil “cane” (entari) olur. Şapsığ ve Vıbıh “ketıv” (kedi), Abzah ve K’emguy çetıv, “ket” “çet” (tavuk), Kabartay “cedu” ya da “gedu” ya da “cedu”, tavuk için “ced” ya da “ged” der.
Adıge dili kol ve lehçeleri ortak bir yazı dilinde birleştirilebilir mi?
Kabartay “milliyetçiler” birleştirme konusunda peş peşe girişimlerde bulundular ve tribünlere oynadılar. 600 bin Kabartay’ın iç işleri ve dil sorunları ile ilgilenecekleri yerde, çok daha batıda, uzakta yaşayan Adıgelere taktılar. İç işleri ile ilgilenmeye kalkışanlar, tabii ki yönetimden baskı görmüşlerdi. Tehlikesiz kulvarları seçtiler. Bu nedenle dil ve bölge dışı konularla ilgilenmeye başladılar.
Osmanlı Devleti’nde İttihat-Terakki hükümeti Türk aydınlarına siyaseti yasaklayıp basına sansür koyunca, gazeteler dil tartışmaları yapmaya başlamışlardı. Dilde sadeleşmeyi savunanlar ilerici (cedidci), ağdalı Osmanlıcayı savunanlar da gerici (mürteci) sayılmıştı. Kabartay “aktivistler” de, anlaşılan çareyi Adıge ve Şapsığ kulvarına taşınmakta bulmuş olmalılar.
Kabartayların iki dilden ortak bir dil üretme kampanyası
2000’li yıllarda “Adıgey ve Kabartay yazı dillerini ortak bir yazı dilinde birleştirelim” dediler. Şapsığe Adıge Xase’si ilk Başkanı Ziraat Mühendisi T’eşu Murdin’e varana dek birçok Adıge’yi oltalarına taktılar, coşku yarattılar. Sonunda AC Bilim Kurulu toplandı ve talebi görüştü, “iki dil ya da iki lehçeden üçüncü bir dil üretilemez, dünyada bunun bir örneği yoktur, bir dil başka bir dili ya da lehçeyi yutar” biçiminde kibarca bir açıklamada bulundu.
Bir dilin başka bir dili yutmasının birçok örneği vardır: 20. yüzyıl başlarında Şapsığ lehçesi Türkiye’de Düzce merkezli olarak Abzah, K’emguy, Besleney ve Kabartay (Düzce, Gölyaka, Sarıdere köyü) lehçelerini yutmuştu. 1972’de Türkçe Türkiye’de birçok dağınık dili yutmuştur.
Bilimsel açıklamaya karşın Kabartay “milliyetçiler” yine durmadılar, aralıksız yeni icat ve yeni girişimlerde bulundular.
Kabartaylar ve destekçi Adıgeler arasında Kabartaycayı tüm Adıgelerin dili yapmak gibi bir eğilim bulunuyor. Bazı Abzah öğrenciler bu amaçla Ankara’da Kabartayca da öğrenmişlerdi, adları bizce bellidir. Kabartayca Kafkasya’da daha çok kişi tarafından konuşulduğuna göre, Kabartayca ortak dil olarak kabul edilmeliydi. Geçmişe değil, şimdiki gerçeğe bakılmalıydı. Oysa AC Bilim Kurulu açıklamasında, diasporada çoğunluk nüfusunun Kabartayca değil, Adıgece konuştuğu da belirtilmişti. Kafkasya’da da Adıgece o denli zayıf değildi: 2021 sayımında sadece Adıgey ve Krasnodar Kray’da 110 bin kişi kendini Adıge diye yazdırdı. Kabartaylaştırma projesi iflas etti.
“Milliyetçiler” bu kez, iki Adıge dili tek bir yazı dilinde birleştirilemiyorsa, iki yazı dili arasında, orta yerde duran ve daha anlaşılır olan “Besleney lehçesini ortak dil olarak kabul edelim” dediler. Sanki buna izin verilecekmiş gibi. Bu da politik ve demografik açıdan olacak şey değildi.
Politik olarak, o sıralarda Adıgece ve Kabartayca ilkokul eğitimi kaldırılmış, anadilinde eğitim seçmeli ders olarak dil bilgisi ve edebiyat dersi ile sınırlanmıştı. Şimdi daha da daraltılmış bir uygulama söz konusu: Örneğin, yazılı dilekçe vermeyen öğrenci ilk ve orta okulda seçmeli Adıgece anadili dersini alamıyor. Okul müdürlüklerine de dil seçtirme yetkisi bırakılmamıştır, dilekçe vermeyen öğrenci bütün dersleri Rusça okumak zorunda. Liselerden ise Adıgece ve Kabartayca anadili ve edebiyat dersi kaldırıldı. Bu gibi öldürücü darbelere “Kabartay milliyetçiler”den ses çıkaran kimse yoktu. Olmayacak şeyler peşindeydiler. Şimdilerde dil ve eğitim konularında, Rusları gücendirmeyecek biçimde, kıyısından köşesinden dolanılarak yazılan “yumuşak” ve seyrek yazılarla yetiniliyor. .
Öne sürülen Besleney lehçesine gelince, K’ahe (Batı Adıgece) kolunun, Batı Adıgecenin değil, Doğu kolunun, Kabartaycanın bir lehçesidir, dolayısıyla Kabartaycadır. Besleneyce üç ayrı federe birimdeki toplam 5 köyde, çok az bir nüfus tarafından konuşuluyor. Besleneylerin hepsini öğretmen olarak atasan bile okul ve sınıf sayısına yetişmez. Azınlık dillerini fiilen yok etmeye çalışan RF yönetimi böylesine fantastik, havada bir projeye hiç destek (para) verir mi?
İlk Abhaz yazarı Dırmıt Guliya ne diyordu?..
İlk Abhaz yazarı Dırmıt Guliya, “Çarlık döneminde ulusal konular beceriksiz ellere havale edilirdi. Ancak beceriksiz sanılan ellerden beklenmeyen bir başarı örneği çıkacak olursa, onları da iterlerdi” diyor. Ruslar da olmayacak şeylerle Kabartayları oyalıyor, görevlendiriyor, Adıge ve Şapsığların defterini dürmek istiyorlar. Rusların sayısız sabıka kaydı var.
Anımsatalım, Dırmit Guliya, şimdikilerin, Abhaz fanatiklerin aksine “Ben önce Adıge, sonra Abhaz’ım” diyor, kendini Adıge olarak görüyordu, ama birçok Kabartay lafta da olsa Adıgeyim demiyor, “Kabardeyim” diyor, ama işine gelirse “Adiyeyim” de diyor tabii.
Ortak alfabe kampanyası
Besleney lehçesi sökmeyince “milliyetçiler” bu kez ortak alfabe dediler. İki alfabe de Rus (Kiril) alfabesi. Birkaç işaret dışında zaten ortak alfabe var. Alfabe engeli önemsizdi. Buna karşılık çocuklar Adıgece ve Kabartaycadan kaçıyor, Rusçaya kayıyor, anadilini terk ediyorlardı. Ama “milliyetçiler” bütün bunların lafını bile etmiyorlardı. Anadili sahipsiz kalmıştı. Bu felaket onların umurunda bile değildi.
Alfabe birleşmenin önündeki bir engel olamazdı. Bu fantastik girişim de fos çıktı. Ama bu gibi kişiler inatçıydılar, duracak ve susacak kişilerden değildiler. Yeni bir icat keşfettiler: Çerkes adıyla yazılma.
Hepimiz Çerkes diye yazılalım
Bu kez, tescilli bir ulusal ad olan Adıge adı önde dururken, onu itelediler, yabancıların Adıgelere verdiği “Çerkes” adı ile yazılalım dediler, baltayı Adıgelerin kulvarına indirdiler. Sanki güncel sorun buymuş gibi. Sonuçta 22 bin üzeri Adıge, Kabartay (Çerkes) nüfus hanesine taşındı. Zaten azınlıkta (yüzde 25) olan Adıge Cumhuriyeti yerlisi Adıgeler ikiye bölündüker: Adıge (% 22) ve Çerkes (% 3,6) oldu.
Dönüş yoluyla Adıgey Adıge nüfusunu çoğaltmak isteyen Maykop’ta birikmiş olan Abzah dönüşçüler bu işe ne derler?..
Hala Çerkes mi diyorlar?..
Adıgey’de K’emguy – Bjeduğ dil çekişmesi
Kuban Adıgeleri, Karadeniz kıyısında yaşayan Şapsığ ve Vıbıhlar dışında, 1859 yılında Rusya’ya bağlılık yemini vererek Rus yönetimine bağlanmışlardı. Boyun eğenler üç büyük kabile idiler – Abzahlar (yaklaşık 500 bin), Bjeduğlar (120 bin) ve K’emguylar (160 bin) ile küçük kabileler Besleney, Mamhığ, Mahoş, Yecerukay, Kuban Kabartay ve Abazinlerden (Şahgiraylar) oluşuyordu.
Abzahlar 1859’da Ruslara boyun eğmiş, 1860 yılını Rus yönetimi altında geçirmişlerdi. Ancak Ruslar 1861’de bir bahane bulup Abzahlarla yaptıkları barış anlaşmasını, yeminini bozdular ve Abzahlara saldırdılar. Böylece Abzahlara da soykırım ve Türkiye’ye göç yolu göründü.
1864’de Karadeniz kıyısındaki Adıgelerin (Natuhay, Şapsığ, Vıbıh, vb) tamamı ile Abzahların çoğu Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Yine Kuban oblastında 1864 yılı boşalmasında sonra bile 2 milyonluk bir nüfusun artığı olarak 100 bin, Terek oblastında da 40 bin gibi bir Adıge-Kabartay nüfusu kalmıştı.
1859 yılında ve öncesinde Rusya’ya boyun eğen Adıge-Kabartay ve Abazinlerin bir kısmı 1860-62 yıllarında, Şapsığlarla yapılan savaş henüz bitmemişken, mal varlıklarını (köle sahipliğini, köle ve mal varlığını da) güvence altına alma ve soylu (pşı-vork) statülerini sürdürme amacı ile Türkiye’ye göç ettiler. Daha sonra 1888-1889 yıllarında da din ve zenginleşme umuduyla oltaya gelen Kuban Adıgeleri (çoğu Abzah) Osmanlı topraklarına göç ettiler. Bunlar yüzünden uğranılan farazi nüfus kaybı yaklaşık 1897 yılı hesabıyla 160 bin (bugün için 1 milyon) olmalı. Irkçı Rus yazarları politik nedenlerle Adıge sayılarını küçültüyor, düşük gösteriyorlar.
1888-89 göçü dini ideoloji (darülharp) yoluyla Adıgelerin yurtseverlik anlayışı zayıflatıldığı, yerine ümmetçilik (İslam itthadı, İslam toprağı ideolojisi) inancı dikte edildiğinden Osmanlı topraklarına (diyarı İslama) göç zor olmadı. Kuban boşaldı, Adıge oranı yüzde 30’lardan yüzde 2’lere düştü. Bundan daha yukarılarda genişliğince söz ettik.
Sonuç olarak, Adıgeler bugün Kabardey’de (KBC), Çerkessk kenti batısında (KÇC, Habez, Adıge-Hable rayonları), Adıgey’de ve Karadeniz kıyısında Kıyıboyu Şapsığe’de (Soçi ve Tuapse rayonları) tutundular. Diğer parçalardakiler sayıca azdır- en kalabalığı Krasnodar Kray’ın Uspenski rayonundadır: 3 köy ve 4-5 bin nüfus – Şhaşefıj köyleri…
Şimdiki Adıge Cumhuriyeti Adıge nüfusu temelde Bjeduğ ve K’emguylardan oluşuyor. Sayıca eşit sayılırlar. Diğerleri azdır.
1920’lerde Adıge yazı dili K’emguy lehçesine dayandırıldı, yazı dilinin diğer Adıge lehçelerinden de sözcük alması ve yararlanması ilke olarak kabul edildi.
Şimdi Bjeduğlar yazı dilinde Bjeduğcaya (Bjeduğ sözcüklere) daha fazla yer verilmesini, K’emguylar da bunun edebiyat dilini, sistemi bozacağını savunuyorlar.
Bu da bir sorundur ve çözülmelidir.
Adıgey ve Kabardey-Balkar yönetimleri farkı
Adıge Cumhuriyeti yönetimi Kabardey-Balkar yönetimine oranla daha demokratik ve daha hoşgörülü bir tutum içinde görünüyor. Karaçay-Çerkes’te ise yönetim Karaçay ve Rus ağırlıklıdır, Kabartaylar yüz 13 gibi küçük bir azınlıktır. Adıgey’deki daha demokratik durum, gelişmişliğin bir göstergesi olmalı. En azından Adıgey’de eleştirilere daha açık bir anlayış var, Kabardey’deki gibi muhaliflere dayak atma, adam dövme ve sert tutum ve yakınmalar duyulmuyor.
Kabartaylar geleneksel olarak tarımcı ve öncelikle hayvan yetiştiricisi bir nüfus, dışa daha kapalı ve birçoğu çiftçilik ve hayvancılık dışında bir meslek sahibi olmayan köylülerdir. Geri bir köy-aile üretimi ilişkisi söz konusu. Batıdaki gibi modern tarım ve çiftlik üretimi gelişmemiştir. İşsizlik sorunu vardır. Erkekleri yazın mevsimlik tarım işçisi olarak kuzeydeki Rus çiftliklerinde çalışır, para kazanır, varlıklı olanları akşamları uzun masalar kurup Tatarlar gibi eğlence, dans ve muhabbet içinde yiyip içer, hohu (övgü) konuşmaları yapar, birbirlerini överler. Kadınları ise ev işlerine bakar, ticaret yapar, tarım ürünlerini pazarlarda ve yol kenarlarında satarlar. Kabartayların kentli ve zengin, okumuş ve seçkin bir üst sosyete kesimi de vardır. Adıgey’de tarım ürünlerini pazarlarda ve yol kenarlarında satma işini daha çok Rus, Kürt ve Tatar kadınları yaparlar. Adıgeler eğitime önem verirler, çok sayıda Adıge şimdilerde beyaz yakalı işçi olarak Rusya’nın değişik şehirlerinde çalışır ve birçoğu da Ruslaşır. Beyin göçü de vardır. Bu son yıllarda karma evliliklerin, Ruslaşmanın hızlandığı söyleniyor.
Adıgey yönetimine düşen görev
Adıgey yönetiminden bölücülük akımlarını ve dil anlaşmazlıklarını çözmesi, anadiline değer vermesi, konu üzerinde yoğunlaşması, bu gibi konularda duyarlı ve daha aktif olması beklenmeli. Dili yaşatacak ve ulusal varlığı sürdürecek olanlar çocuklardır. Dilini konuşmayan çocuklardan oluşmuş bir ulus bitmiş demektir. Nüfusuna sahip çıkmayan da aymazlık içindedir. Örneğin, Adıgey yönetiminin pasif davranması sonucu (?) 22 bin üzeri Adıge, Çerkes adı altında başka bir yerel devletin (KÇC) nüfus hanesine yazıldı. Adıge adı onlara yetmemiş olmalı. Kimsenin gıkı çıkmadı… Bu türden zararlı ve gerçek dışı girişimlere daha baştan karşı çıkılmadığı takdirde işin sonu gelmez, peşinden zararlı türevleri gelir, iş dallanıp budaklanır, sonunda içinden çıkılmaz bir Arap saçına dönüşür ve daha büyük sorunlara yol açar. Kim ne ise, devlet onu resmiyette hangi ad altında tanıyorsa, o adla yazılmalı. Değişiklikler hukuki yollarla yapılmalı, düzenbazlıkla değil. Yerel isimler Adıge sayılmaya da engel değildir, nitekim Şapsığların çoğu kendini Adıge diye yazdırdı, ama Kabartay (KBC) ve Çerkeslerin (KÇC) hiçbiri öncesinden anlaşmışlar, oydaşlaşmış gibi kendini Adıge diye yazdırmadı, tuhaf ve şaşırtıcı bir durum. Adıgeler arası ilişkiler eşitlik, karşılıklı güven, dürüstlük ve saygı esasına dayanmalı, ilişkiler zedelenmemelidir. Nitekim bu tür ortalığı karıştırıcı girişimler yanında hiç yoktan, 100 yıl sonra bir Bjeduğ-K’emguy lehçe anlaşmazlığı da patlak verdi… Demek ki TC Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel‘in dediği gibi, “Rüzgarsız havada dönenen fırıldağın bir üfleyeni vardır”. Yeniden soralım bu 22 bin Adıge, hangi kritere göre Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Çerkes (Kabartay) nüfusu ile ilişkilendirildi ve onların hanesine yazıldı? Ayıp duygusu zayıflamış olmalı. Adıgey yönetimi ne diyor? Bunlar Kabartayca mı konuşuyor ve eğitim görüyorlar?.. Ayağı yere basmayan milliyetçilik hevesi dışında bunun tutarlı bir açıklaması yapılabilir mi?..