Rusya Federasyonu Nüfus Sayımı Ön Tartışması, Ekim 2021

 

Değerli Kardeşlerim,

Bundan bir süre önce sizlere seslenmiş, halen sürmekte olan Rusya’daki nüfus sayımında, her bir yöre ve cumhuriyette yaşayan Adıgeler, kendi yöresinin adıyla kendilerini yazdırmalıdır, demiştim. Daha önceleri de öyle yazılıyorlardı. Örneğin, Adıge Cumhuriyeti Adıge halkı Adıge, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Adıgeleri Çerkes, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Adıgeleri Kabartay, Karadeniz kıyısında Soçi ve Tuapse’de (Şapsığe’de) yaşayan Adıgeler de Şapsığ adlarıyla yazılıyorlardı. Bu halklar RF üst yönetimince de o adlarla tanınıyorlar. Bunlar aynı zamanda tanınmış birer resmi – ulusal ad.

Ancak Nalçik’teki 8 Kabartay derneği ve bazı çevreler bu dört ad içinden biri olan Çerkes adıyla diğer üç yöre Adıgelerinin de yazılmasını istiyorlar. İsteyebilirler, yasal engel yok. Gerekçeleri ise, tüm Çerkeslerin Çerkes diye yazılmakla daha görünür hale gelecekleri ve tek Çerkes cumhuriyeti hedefine daha yaklaşmış  olacakları… Kampanya önceki iki sayımda  tutmamıştı, tutsa bir kıymet ifade eder, 4 yöre birleşsin kampanyaları bunu izlerdi. Ancak, 2010 nüfus sayımında 500 bin kadar Kabartay’ın sadece 2,500 kadarı (yüzde yarımı) kendini Çerkes, yüzde 99,5’i de Kabartay  diye  yazdırmış, kampanya fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Kabartaylar cumhuriyetlerinin adına ve Kabartay kimliğine öncelik veriyorlar. Kabartayların görüş değiştirdiklerini söyleyebilir miyiz?

Şapsığlara gelince, büyük bir fire vermiş, ama kendilerini Çerkes diye değil, Adıge diye  yazdırmışlardı; 2010 yılı sayımında  Şapsığların yüzde 57’si kendini Adıge, yüzde 43’ü de Şapsığ diye yazdırmış, Çerkes adı devre dışı kalmıştı. Bu arada Adıge halkı da küçük bir fire vermişti, Adıge nüfus 2002 sayımına göre 2010 yılı sayımında 4 bin gibi bir fire verdi, Adıge sayısı da düşmüş oldu. Buna karşılık Çerkes diye yazılanların sayısı 13 bin artışla, 60 binden 73 bine çıktı.

Biz de, söz konusu seslenme yazımızda kurulu düzeni (sistemi) sarsıcı, bazı yöreleri zayıflatıcı, çökertici nitelikteki bu tür girişimlerin yarar getirmeyeceğini, önemli bir destek bulmadığını, bulmasının da zor ve doğru olmayacağını anlatmaya çalışmıştık. Konu Facebook sayfalarında da tartışıldı. Görüşüme katılanlar oldu, onlara teşekkür ederim. Katılmayanlar da oldu. Onların dediklerine de saygı duyarım, ama onların görüşlerine katılmam mümkün değil. Özetle şöyle karşı iddialar ileri sürüyorlar: Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde yaşayan Adıgeler (57 bin nüfus) kendilerini Çerkes diye yazdırıyorlar, diğer üç yöre Adıgeleri de kendilerini Çerkes diye yazdırmalılar… Yukarıda belirttiğimiz gibi Şapsığe dışında, Adıgey ve Kabardey-Balkar’da da kendini Çerkes diye yazdıran küçük kesimler vardır. Ama herkes  Çerkes yazılmalıdır görüşünü savunanlar, bana göre zamansız hareket ediyor ve yanlış yapıyorlar. Çünkü uluslararası hukuku, yerel özerklik koşullarını, Sovyet ve RF devlet yapılanmasını, milliyetler sorununu ve politik durumu doğru değerlendiremiyor, toplumları yanlış yollara, maceralara  sürüklüyor, her bir yöre nüfusunun kendi içinden bölünerek toplum ve devlet yapısının zayıflamasına, etkisizleşmesine yol açıyorlar. Bilerek ya da bilmeyerek böyle yapıyorlar. Bana göre kaba bir etnik değerlendirme ve harmanlama yapıyorlar.

Bir kere Kabartayların diğer Adıgelerden ayrı bir  geçmişi, tarihi, politikaları ve yapılanmaları var. 6-7 yüzyıldan beri bu böyle. Aşırı milliyetçi görüşlü kimi kişilerimiz, Adıge, Kabartay ve Şapsığ isimlerini savunmanın, değişik adlarla yazılmanın “bölücülük” olduğunu, eğer bu adlar etnik kimlik ise, Abzah, Bjeduğ ve Kemguy gibi kabile isimlerinin de etnik kimlik sayılmaları gerektiğini ve onlar adına da özerk yöreler kurulmasının istenebileceğini söylüyorlar. Bu bir saptırmadır. İş, çocuk oyuncağı değil. ABD’de bazı yerli kabileler ayrı devletler kurmak istiyorlar, isteyebilirler. Demokrasilerde böyle şeyler istenebilir. Ama bu türden görüşleri ileri sürmek, yöre nüfusu içinde bölünmeler, çekişmeler ve karışıklıklar yaratıyorsa (ki yaratacaktır), doğru olmaz ve bunu savunamayız; bize zarar verir. Burada doğru ve mümkün olanı yapmak önemli. Her bir topluluğa özerklik verilecek değil. Özerklik vermenin ölçütleri ve nedenleri vardır, ayrı bir halk, ulusal topluluk olma gibi. Örneğin, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kendi  iç sorunu görerek ve gerek de görmeyerek, Megrel ve Svanlara özerklik vermezken, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti bir iç sorun olarak görerek, Karaçay ve Rus desteğiyle  Abazin ve Nogaylar için birer  etnik rayon oluşturmuştur. Bu arada Kıyıboyu Şapsığe Adıge-Şapsığ nüfusu  2010  sayımında  resmi olarak, toplamda yaklaşık 8,961  olarak açıklandı.-

Adıge ve Şapsığ bölünmesi sonucu, Şapsığ adıyla yazılan kişi sayısı ise 3,882’ye düştü (% 43). Fire verilmesi, toplumun ikiye bölünmesi iyi mi oldu? Rusya’da 9 bin gibi bir etnik nüfusu bulunmayan etnik rayonlar vardır. Stavropol Kray’da 5 bin Türkmen’in yaşadığı Turkmenski rayonu gibi. Aslında Şapsığların sayısı 10 binden de fazla, ama  görüldüğü gibi Şapsığ sayısı bölünmeler yoluyla küçültülüyor ya da diğerleri hanesine yollanıyor. Yüzeysel  değerlendirmeler yapan bu arkadaşların böyle şeylerle ilgilendikleri yok, tarihi geçmişi, tarihi, yaşanan büyük felaketi, tanınmanın önemini, ya bilmiyorlar ya da bilmezlikten geliyorlar.

Ayrıca Sovetlerde, Lenin ve Stalin dönemlerinde  tanımada bölünmeye değil, mümkün olduğunca BİRLEŞTİRMEYE öncelik verildiğini de bilmek gerekir. Küçük topluluklar (azınlıklar) lehine ve onların varlığını  gözetme amaçlı devlet politikaları uygulanıyordu. Nitekim, bugünkü Adıge Cumhuriyeti sınırları içine, yöredeki, birbirine oldukça uzak  Adıge köylerinin hepsi (Kabartay köyleri de dahil) alındı ve Adıge özerk yöresi (oblast) öyle kuruldu. Faşist ve emperyalist çevreler dezenformasyon (yanıltıcı bilgiler) yayıyor ve bu  oluşumu kötülüyorlardı.  Adıgey, Kuban ve Laba ırmakları solunda 300 km boyunca uzanan dar bir ova şeridi üzerinde Kuban (Bjeduğ) ve  Laba (K’emguy) solundaki mesafeli iki adanın  özerk  bir yöre (il) olarak birleştirilmesi yoluyla oluşturuldu. 1936 ve 1962’de Adıge nüfusu olmayan bazı rayon ve yerleşimler de Adıgey’e eklendi ve toprak üç kat genişledi: Maykop kenti, Cece ve Maykop rayonları ile Hanskaya beldesi Adıgey’e eklendi. Adıgey Çerkeslerinin tümü, kendi özlemleri olan özgün Adıge ulus ve devlet adına kavuştu. 100 yıl boyunca buna bir itiraz da  olmadı. Eski köye yeni adet gibi, bazı Kabartay dernekleri sözcüleri 100 yıldan beri kullandığınız ‘Adıge adını bırakın’, “Çerkes” adını alın diyorlar. Niye? Adıgey bunu hiç kabul eder mi?..

Gerekçeleri, yabancıların Adıge adını duymamış, bilmiyor olmaları.  Çerkes adına gelince, bu adı da kaç kişi biliyor?  Böyle bir mantık olur mu?.. Adıgeler sadece Türkiye’de ya da diasporada mı yaşıyorlar? Olaya Türk mantığı ve Türk gözlüğüyle bakıyorlar. Başkalarının Çerkes demekten başka işi mi yokmuş?.. Başkalarının bize ne ad verdiğinden önce bizim kendimize ne dediğimiz önemli.

1945 yılı öncesinde Karadeniz kıyısında  Soçi ve Tuapse  sınırları içinde, şimdi Kıyıboyu Şapsığe dediğimiz yerde bir Şapsığ rayonu vardı. Eski rayon Adıgelerinin temsilcileri 1990’da Tuapse’de toplanıp yeniden Şapsığ rayonu ilanında bulundular. Moskova ilanı tanımadı, ama yöreyi ve yörenin yerli Adıge halkını, federal düzeyde Şapsığ adı altında  tanıdı ve resmi statü verdi, bunun için az mı uğraş verildi? O yöre dışındaki Şapsığlar ise Adıge ulusu kategorisi içinde yer alıyor. Söz konusu 4 yöre dışındaki topraklar (Krasnodar Kray ve Stavropol Kray toprakları – Turkmenski rayonu dışında – Rus toprağı sayılıyor, bu topraklardaki Rus olmayan azınlıklar topraksız ve statü verilmemiş basit azınlıklar olarak görülüyorlar.

Statüsü bulunan Şapsığlar da, bölünme ve  ‘sayı azlığı’ gerekçesiyle  statü verilmemiş azınlıklar statüsüne düşme tehlikesi ile karşı karşıyalar. Kabartay dernekleri bunu hiç düşünmüşler midir? 1992 yılı Şapsığe ziyaretim sırasında  Rus milliyetçiler Tuapse’de ev ev dolaşıp Şapsığlara hak (özerklik) verilmemesi için imza topluyorlardı. Şapsığlar kendi öz yurtlarında ne hallere düşmüşlerdi? Bunu yazmıştım, ama ilgilenen olmadı. Bizimkiler soyut,  ‘büyük politikalar’ peşinde olmalıydılar.  Şapsığ adı yazılmadığında Soçi ve Tuapse’de Şapsığlara verilen  federal statü kendiliğinden  düşmüş, ortadan kalkmış olacak. Şapsığ yöresi etnik kimliğini (toprak da dahil) yitirecek ve bu tarihi Çerkes toprağı “dikensiz bir yeni Rusya toprağı (Novorossiya)  olacak”.

RF’de çok sayıda etnik topluluk ve azınlık vardır, bunların hepsi toprağa dayalı olarak tanınmış ve hepsine federal düzeyde geçerli ulus statüsü verilmiş değildir. Statü için federal parlamento kararı gerekiyor. Statüsü olan topluluklara bazı artı haklar tanınıyor, örneğin ren geyiği besleme ve satma, bazı orman ve toprak ürünlerinden yararlanma, turizm  gibi.

Bu bağlamda Kabartay adı da Kabardey’deki Adıgelerin aldığı ulusal (milli) ad. Lehte bir durum var. Kabardey dışında, Mozdok’ta ve Stavropol’da yaşayan Kabartaylar ise ulusun bir uzantısı, azınlığı, diasporası sayılıyor, onlara, Abzah, Besleney, Vıbıh  gibi adlara yeni federal statüler verilmesi söz konusu değildir. Federal statüsü olmayan azınlıklar ya da topluluklar toprağa dayalı özerklik elde edemiyorlar. Örneğin, Ermeni ve Rum nüfus gibi. Örneğin Krasnodar Lray’daki Ermeni sayısı 281 bin,  Adıge ya da Çerkes sayısından kat kat daha fazla. Ama Ermeni ve Rumlara (22

500) özerklik verilmiyor, çünkü toprağın yerlisi değiller. Ayrıca RF’de azınlık milliyetçiliğini içerici, kurcalayıcı  görüşler hiç hoş karşılanmıyor.

Şöyle de düşünülüyor: Üç yöre Adıgeleri, kendilerini, tanınan Adıge adı yerine, yine tanınan Çerkes adıyla yazdırdıkları takdirde, uluslararası düzeyde daha fazla  görünür  olacaklar ve bunun da katkısıyla 4 yöre Adıgelerini içine alacak tek bir Çerkes Cumhuriyeti hedefine bir adım daha yaklaşılmış olunacak… Mantık bu. Peki, bu görüş gerçeklerle örtüşüyor mu?.. İş 4 derneğe mi kalmış?..

4 yöredeki Adıgelerin ortak bir adla kendilerini yazdırıp  yazdırmamaları konusunda federal merkezden gelen bir baskı yok. Ancak azınlıklar yöreleri içinde de bölünerek etkisizleşsinler diyerek bu tür bir  bölücülüğü desteklemek isteyen bazı Rus politikacıları ve milliyetçileri  olabilir. Ama yöreler halkları bu oyuna gelmiyorlar. Yöreler kendi adlarıyla yazılmak istiyorlar. Halkların seçimi böyle. Bunu 2002 ve 2010 sayımlarında da kanıtladılar.

RF’de, birçok ayrı yöreye ya da birkaç cumhuriyete ya da özerk okrug ve rayona tek bir etnik ad verilmiyor. Hepsinin ayrı ayrı adı var. Samsun, Trabzon ve Artvin’in ayrı il isimlerinin olması gibi. Tek etnik ad alınmış olsa bile (ki, mümkün değil),  bu ad, sayılan birimleri siyasal ve idari anlamda bütünleştirmiş olmaz. Bütünleşme için yerel ve federal düzeyde birçok hukuki prosedür, parlamento kararları, anayasa değişiklikleri ve referandumlar gerekecek. Rusya böyle şeyler, sürtüşmeler ve yeni sorunlar istemiyor. Bu arkadaşlar olmayacak duaya amin der gibiler.

Aksine bir politika benimsenecekse (ki çok zor), bu “işe”, çoğunluğu oluşturan Kabartayların  öncülük etmeleri gerekmez mi? Kabartaylar kendi tarihi geçmişlerine bağlı kalma, Kabartay adıyla yazılma konusunda  titizler. Kabardey kendi kimliğine, yöresine öncelik veriyor. Kanıtını yukarıda gösterdik. Demek ki, ortak ad isteğinin ciddi bir karşılığı, bir alt yapısı yok. Israrcı olmak doğru olur mu? Halkın iradesine müdahale olmaz mı?..

Bazı arkadaşların  şu sıralar yaptıkları gibi, Rusya’da birleşme içerikli başlayan ve sonu kötü biten kampanya ve girişim örnekleri de var: Kuzey Rusya’da  Komi Cumhuriyeti (900 bin nüfus) yakınında soydaş Komi-Permyak Özerk Okrugu (116 bin nüfus) vardı, 2005 yılında lağvedildi, toprakları Komi Cumhuriyetine değil, Rus “Perm Krayına” eklendi. Muhtemeldir onların da milliyetçileri hesapsız davrandılar, olmayacak, aşırı isteklerde bulundular. Keskin sirke küpüne zarar demişler… Buryat örneği de var, Baykal Gölü yakınındaki  iki Buryat okrugu tasfiye edildi, toprakları yakındaki Buryat Cumhuriyeti’ne değil, iki ayrı Rus iline eklendi. Üstelik bu üç özerk okrugda, üç Adıge yöresinden farklı olarak,  yerli nüfus çoğunlukta idi. Demek istediğim, konu hassas, bazı Kabartay çevrelerince  ileri sürülen sorumsuz görüşler karşılıklı güveni zedeleyici, devlet yapılarını değiştirici, sarsıcı, Rus milliyetçilerine fırsat tanıyıcı, toplulukları güçsüzleştirici  ve bölücü nitelikte, siyasi. Bildiğim kadarıyla RF ve cumhuriyetler anayasaları ve ceza yasaları bölünmeleri ve cumhuriyetin birliğini sarsıcı eylemleri suç sayıyorlar. Sınır değişikliklerini de cumhuriyetin onayı şartına bağlıyorlar. Dolayısıyla olmayacak duaya amin dememek gerekmiyor mu?

Diyelim 4 yöre Adıgeleri tulum halinde kendini Çerkes diye yazdırdı (ki yazdırmayacaktır). Bunun ne gibi bir getirisi olacak? Nüfus yüzdeleri yetecek mi? Adıgey’de nüfusun yüzde 25’i, Karaçay-Çerkes’te yüzde 12’si, Şapsığ’da ise yüzde 6’dan azı Adıge. “Ah, siz ne iyi insanlarsınız, isteyin, ne isterseniz verelim” diyerek Adıgey (% 75) ve Karaçay-Çerkes  nüfus çoğunluğu (% 88) ortak Çerkes cumhuriyeti talebine “Evet” mi diyecek? Karaçay-Çerkes’teki Adıgeler 1926 yılında, ulusal yapılanmalar döneminde olduğu gibi, 1990’larda da Karaçaylardan ayrı bir Çerkes özerk il (oblast) yönetimi talebinde bulundular, talep referanduma sunuldu, Rus ve Karaçay oy çoğunluğu ile reddedildi. Ders alınmış mı? Söz konusu 4 yöre (Şapsığ, Adıgey, Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar) bir araya getirildiğinde, Adıge nüfus yine azınlıkta kalıyor. Çoğunluk diğerleri – Rus, Karaçay, Balkar, vd.

Gorbaçov döneminde yaşamıyoruz, o dönemde yukarıdan gelen politik talimatlar doğrultusunda Rus temsilciler oy kullanıyorlardı, bu olumlu direktif sayesinde Adıge, Karaçay-Çerkes, Altay ve Hakas cumhuriyetleri kurulmuştu. Rusların amacı, Rus olmayanlara bazı  haklar, ödünler tanıyarak ortalığı yatıştırmak, Sovyetler Birliği’ni ayakta tutmaktı. Bu konuda çok sayıda yazı yazdım. Genel anlamda, Ruslar, çökmekte olan imparatorluklarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Adıgeler beliren bu fırsattan yararlanmasını bildiler ve kazançlı çıktılar, Adıge Cumhuriyeti böyle doğdu. Akıllı önderlerimiz vardı.

Üç oblast daha cumhuriyet oldu. Moskova’nın talimatı olmadıkça Rus çoğunluk Adıge ya da Hakas azınlıkları  yararına oy verir miydi? O dönemde Adıgeleri desteklemek Rusların da yararınaydı. Ayrıca bu dört etnik yöre – Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes, Adıgey ve Soçi-Tuapse [Şapsığe] – coğrafi olarak da birbirinden hayli uzak ve mesafeli. Adıge-Çerkes nüfus yetersiz, yeterli olsaydı Adıge sınırı Karadeniz’e uzanırdı. Bunu düşünen var mı? Birileri deve kuşunu manda arabasına koşmak ister gibi. Demek ki şimdilerde birleşme şansı hiç yok. Ortak ad projesi de işe yaramayacak, sadece bölüntülere ve gerginliklere yol açabilecek. Milliyetçilerimiz kızıyor olmalılar, ama geçekler böyle ve acı.

Toplum onların acemi ellerine teslim olmayacaktır.

Gerçekçi olmayan, aksine zararlı sonuçlara yol açabilecek olan bu gibi hassas önerilere Adıge topluluklarının destek vermeyeceği inancındayım. En derin saygılarımla.

Yorum Yap