Şıv Maf : Ulusun Ruhu Sahneye Taşındı
Geçen ay, Mart’ın 25-26 günlerinde Adıge Cumhuriyeti Ulusal Tiyatrosu’nda Derbe Timur’un “Bromberg’de Yaşanan Olay” adlı piyesi “Şıv maf” (Uğurlu Atlı) adıyla sahneye uyarlandı ve arka arkaya iki akşam Maykop’ta gösterime sunuldu. Oyunu Kabardey-Balkaryalı ünlü oyuncu ve yönetmen Yemk’uj Anzor ( ЕмкIуж Андзор ) sahneye uyarladı.
Derbe Timur piyesini şiir türünde yazdı. Piyes, şimdiye değin üzerinde durulmamış, ama Adıgelerin de içinde yer almış olduğu bir olayı ele alıyor.
Oyundan bir sahne
Yayına vermeden önce Timur’un piyesini okuttuğu kişilerden biri de benim. Piyesin temsilini izledim. Bu konuya girmeden önce Timur’la arkadaş olduğumuzu, ikimizin de bu arkadaşlığa önem ve özen gösterdiğimizi belirtmeliyim. Arkadaşlığımız para pula ya da iş ortaklığına dayanmıyor. Arkadaşlığımız dünyaya, yaşama, Adıge özelliklerine, gelenek ve göreneklere bakış açımıza ve bağlılığımıza, bütün bunların örtüşmekte olmasına dayanıyor. Kısaca belirtmem gerekirse, Derbe Timur sağlam duruşu olan, zeki, onur ve ulus sevgisi gelişmiş , mert biri.
- Timur’un yazdığı piyes bütün bu özellikleri ve ulusal ruhu yansıtıyor. Piyes iki perdelik. Üç saat süren oyun bir solukta izleniyor. Vaktin nasıl geçtiğinin farkına varamıyorsun, ama piyes kişiyi düşündürüyor, Adıge ulusunun yüzyıllar boyunca yaratmış olduğu Adıge geleneğine özgü özellikleri – adil olmayı, arkadaşlık, yiğitlik, ulusunu, ana babayı sevme ve sayma, bütün bunları yeniden anımsıyorsun. Temsilde, oyunda çok kişi rol almış, ders alınacak ve gençlerin eğitiminde önemli olacak bir piyes. Yemkuj Anzor’un piyesi sahneleme tekniği, günümüz dünyasında, Avrupa’da uygulanan tekniklere uygun düşüyor, bunu belirtmemiz gerekiyor. Bu uygulama şimdiye değin gördüğümüz ve alışık olduğumuz tekniklerden çok daha farklı. Bu noktayı vurgulamakta olmamın nedenini kısaca belirteyim. Bu son 20 – 30 yıl içinde sahnelenen oyunların çoğu güldürü, komedi türü piyeslerdi. Bu gibi piyeslerde ulusun beğenmediği davranışlar, örneğin içki alışkanlığı ve sarhoşluk kınanıyor, alay konusu ediliyordu, kuşkusuz bunlar toplum eğitimi amaçlıydı, yine öyledir. Söz gelişi biz soy- sülale olarak iki davranış biçimini, biri sert içkiler içmeyi ve yüksek sesle konuşmayı dışlamış durumdayız. Tanrı mekanını cennet kılsın, babam Kasay’ın içki içtiğini, kızdığını ya da yüksek sesle konuştuğunu hiç anımsamıyorum. Ben de ona dikkat ediyor, aynı yolda ilerlemeye çalışıyorum.
Oyuncularımız güldürü türünü iyi temsil ediyor ve izleyicinin beğenisini kazanıyorlar. Ancak temsillerde içkici- sarhoş ya da şakacı-matrak dışı rollere yer vermiyorsan, durum öyle bir görünüm kazanır ve öyle bir görüntü baskın hale gelebilir. Kişinin iyi yanını gizler, sürekli kötü yanını sergilersen, gerçeği değiştirirsin, gerçek durum öyle imiş gibi görünmeye başlar, bu noktaya da dikkat etmek gerekir.
Eksiği ya da yanlışı olmayan kişi olmaz, ama kötü yanını değil, iyi yanını geliştirerek, öne çıkararak toplum içine girmek daha yaralı olur.
Yazar piyesi kaleme almadan önce olaya bir ad buluyor, o ad olayın özü oluyor. Daha sonra kendine birkaç soru soruyor, bu sorulara yanıtlar vererek olayı, haberi anlatıyor. Her haberin bir özü, çekirdeği bulunur, yazar anlatmak istediği şeyi belli etmek, öne çıkarmak, kişiyi düşündürmek ve ders almasını sağlamak ister.
Değişik uluslar yazarlarının yazdıklarından alınacak çok sayıda ders ve değer vardır. Bizim de, Adıgeler olarak başka uluslarınkinden daha küçük sayılmayacak büyük yazarlarımız vardır! Örneğin, K’eraş Tembot’un yapıtlarında büyük birer öz-çekirdek bulunur, geleneksel değerler ve örnekler bulunur. Tembot’un yazıları okuyanı yormuyor, moral veriyor ve kişiyi iyiye yönlendiriyor.
Bana göre, Adıge geleneğinin içinde yer alan insanlık, doğruluk, arkadaşlık, yiğitlik, ana babaya saygı ve diğer değerler-özellikler temsillerde ve filmlerimizde de sergileniyor. Adıge ulusumuzu güzelleştiren, değerli kılan değerler üzerinde, hep birlikte durmamız, çalışmamız gerekiyor.
Abıde İsa (His).
Adıge Cumhuriyeti kültür emekçisi.
Adıge mak, 4 Nisan 2022