Adıgey 100 Yaşında – VII

 

Anadolu’ya Çerkes yerleşmeleri

– 1860’da Terek ve Kuban oblastlarından (il) serbest kafileler halinde gelen Çerkes göçmenler (Kabartay, Besleney, vd) Samsun, Tokat, Çorum, Düzce, Sivas, Kayseri, vd yerlere  yerleştirildiler.

– 1864’te Karadeniz kıyısı Çerkesleri – Natuhay, Şapsığ, Vıbıh, Abzah ve Cıhlar – toplu halde Osmanlı’nın Karadeniz kıyılarına ve Rumeli topraklarına yerleştirildiler,  Kuban’a göç edenler de oldu.

– 1878 sonrasında Osmanlı’nın Rumeli/ Balkan topraklarındaki Çerkesler, zorunlu olarak  Anadolu ve Arap topraklarına   yerleştirildiler,

– 1878 sonrasında Kuban ve Terek illerinden serbest göçmen statüsüyle gelen Çerkesler iskanlı göçmen statüsüyle Anadolu ve Arap topraklarına yerleştirildiler.

– 1888-1890’da Kuban’dan kafileler halinde yapılan yoğun serbest göçler. Bu son göçle  Kuban ilinden gelenlerin sayısı itibari (varsayımsal) olarak 160 bini geçmiş olmalı, bunlar Anadolu ve Arap topraklarına   iskanlı göçmen statüleriyle yerleştirildiler.

Kafkasya’da 1864’te Karadeniz kıyılarından ve 1878 sonrasında da Osmanlı’ının Avrupa (Rumeli) topraklarından yaptırılan göçler zorunlu göç (sürgün), diğerleri isteğe bağlı göçler  kategorisindedir. Maalesef bilgisizlik nedeniyle karışıklıklar olmaktadır. Eski Çerkesya’nın Karadeniz kıyılarında etnik temizlik ve soykırım olayları uygulandı, Çerkes nüfus ya öldürüldü ya da tamamen sürüldü. Bugünkü Şapsığ nüfus ise, farklı ve istisnai bir nüfustur: 10 Mayıs 1862 tarihli sürgün kararına uymayan ve dağlara çıkıp direnen Şapsığ-Hakuçlar, 1867’de Rus hükümetinin göç ettirme (etnik temizlik) kararının iptal edilmesi ve askeri rejimin sona ermesi üzerine resmi makamlarla  anlaşarak  dağlardan inmeye ve küçük köyler kurmaya başladılar. Kuban’dan ve başka yerlerden dönen Adıgeler de bunlara katıldılar. Bugünkü Kıyıboyu Şapsığe toplumu (Soçi ve Tuapse’de) böyle oluştu. Rusya, Kuban’daki Adıge ve Abazinlere dağları yasaklarken, ılımlı bir kişi olan Veliaht Prens ve Kafkasya Genel Valisi Mihail Nikolayeviç, dağlarda direnen Şapsığlarla anlaşmalar yaptı, düze inmeleri koşuluyla bu Şapsığlara istedikleri yerlerde köy kurma ve dilediklerini  köylerine kabul etme hakkı tanıdı. Bu nüfus 1897’de 2.000 dolayında (1939 kişi)  idi, 2010 sayımına göre Soçi ve Tuapse toprakları toplamında 9 bin dolayında bir Adıge-Şapsığ nüfusu (8,961 üzeri bir nüfus) bulunuyordu.

Anayurt dışındaki Adıge-Çerkeslerin, bugün 40 üzeri ülkeye dağılmış büyük bir diasporası vardır.

 

1864 sonrası

 

Adıgeler 1864 sonrasında Terek ve Kuban oblastları ile Karadeniz guberniyasında (küçük il) kalmışlardı. 1864-1897 arası Kabartay nüfus normal yollarla 40 binden 100 bine (99 bine) yükseldi, 2002’de de 500 bin üzeri oldu. Kuban’daki Adıge nüfus ise, toplu dış göçler nedeniyle 1864 sonrasındaki 107 binden, 1897’de Kabartaylar hariç  40 bine (39,5 bine), Kabartaylarla birlikte 52.108’e düştü (https://mefenef.com/cerkesler-21-mayis-1864ten-gunumuze2-1554.html).

1861 reformuna rağmen subay okullarına soylu ailelerin çocuklarının alınmasına, Dağlıların (Oset ve İnguşlar hariç) kentlerden uzak tutulmalarına devam edildi. Ancak soylu olmayan aile çocuklarının da sivil devlet Rus okullarında okumalarına izin verildi. Varlıklı kesimler çocuklarını Rus devlet okullarında okutmaya başladılar. Reform ve sanayileşme hareketleri sonucu Dağlılar (Adıgeler) arasında da öncü aydınlar yetişmeye başladı.

 

Devrim – 1917

 

1905 devrimi sonucu Rusya’da Meşrutiyet ilan edildi. Tutsak uluslar nefes almaya başladılar. 1908’de Türkiye’de de II. Meşrutiyet ilan edildi ve kısmi bir örgütlenme ve düşünce özgürlüğü geldi. Adıgece okuyup yazma bilenler çoğaldı. Bunda Adıgece mevlidin (Adıgabze mevlıd) hızlandırıcı rolü oldu.  Türkiye’den bazı  Adıge aydınları anayurda gitmeye, okullar açmaya ve aydınlanmacı alanlarda çalışmaya  başladılar. Bunların en ünlüleri Kuban’da Av. Neğuç Yusuf Suad ile din bilgini Hıźeł  İbrahim, Terek’te de (Kabardey’de) Ṡağo Nuri‘dir.

Şubat 1917 devrimi ile Çarlık devrildi, Geçici bir Merkezi Hükümet kuruldu. İllerde de merkezi hükümete bağlı sivil yönetimler/hükümetler oluşturuldu. Kuzey Kafkasya’da da Kuban, Terek ve Dağıstan oblast hükümetleri kuruldu. Kuban’daki  hükümet bir Kazak yerel hükümeti idi, çünkü Adıge nüfus Kuban ilinde yüzde 2 – 3  düzeyinde çok  küçük bir azınlıktı. Adıge sayısı 50 bin kadardı.

Ekim 1917 devrimi Lenin önderliğinde gerçekleşti, irili ufaklı tüm ulus ve halklara eşitlik, bağımsızlık ve özerklik verilmesi ilke olarak kabul edildi. Toprak köylü ailelere dağıtıldı, böylece 1861’de çözülmeyen toprak sorunu çözülmüş oldu. Fabrikalar ve büyük  üretim tesisleri işçilere ve işçi temsilcileri yönetimlerine (Sovyetlere) bırakıldı.

Ancak Kuzey Kafkasya’daki yerel hükümetler Lenin önderliğindeki Bolşevik/ Sovyet iktidarını tanımadılar. Toprak, fabrika ve tesislerin eski sahipleri ve gerici (beyaz) subaylar önderliğinde Bolşevik hükümetine karşı büyük bir ayaklanma patlak verdi. Batılı emperyalist devletlerin müdahaleci birlikleri ile karşı devrimci  güçler birleştiler, Rusya’da büyük bir iç savaş yaşandı. 900 binden çok insanın  öldüğü söyleniyor. İç savaş, Batılı güçlerin Rusya’dan geri çekilmeleri ve beyaz birliklerin yenilmeleriyle sona erdi. Bu arada Polonya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Finlandiya da Rusya’dan ayrıldı. Lenin bu ülkelerin bağımsızlıklarını tanıdı.

 

Özerk cumhuriyet, özerk oblast, özerk okrug ve ulusal rayonlar  dönemi

 

Mart 1920’de Kuzey Kafkasya tamamında Sovyet egemenliği kuruldu, karşı devrimcilerin çoğu dış ülkelere kaçtı. Kasım 1920’de Sovyet hükümeti Kuzey Kafkasya halklarının tamamına özerklik verme kararı aldı. 20 Ocak 1921’de Rusya Federal Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti‘ne bağlı  Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile Terek oblastının yerli nüfus çoğunluğu bulunan kesimlerini içine alan Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti kuruldu. Dağlı Cumhuriyeti’nde Çeçen, İnguş, Oset, Kabardey, Balkar ve Karaçay okrugları (ilçeleri) bulunuyordu. Aynı yıl Kabardey okrugu (ilçesi) Dağlı Cumhuriyeti’nden ayrıldı ve 1 Eylül 1921’de daha üst statüde bağımsız bir yönetim birimi (oblast) olarak, doğrudan Moskova merkeze bağlı  Kabardey Özerk Oblastı (ili)  oldu. İlçeden ile geçiş yaşandı.

1922’de Karaçaylar yararına sınırları genişletilen, Çerkes, Abazin ve Nogayları içine alan  Karaçay-Çerkes Özerk Oblastı kuruldu. Daha doğudaki Kabardey oblastı ile Dağlı Cumhuriyeti’nden ayrılan  Balkar okrugu birleştirilerek  Kabardey-Balkar Özerk Oblastı kuruldu.

Kuban-Karadeniz oblastında, izole iki adacık –  Bjeduğ yöresi (Kuban Irmağı solunda) ile K’emguy yöresi (Laba Irmağı solunda) birleştirildi ve Lenin’in desteğiyle 1922’de Adıge (Çerkes) Özerk Oblastı kuruldu.  Oblast 11-45 km eninde ve 300 km boyunda bir şerit araziyi kapsıyordu. Adıge sosyalist önder Hahurate Şıhançerıye’nin ricası ve Lenin’in de desteği ile Soçi ve Tuapse’de yaşayan Şapsığlara da özerklik verilmesi ilke  olarak kabul edildi ve 1924’te, Lenin’in ölümünden sonra  yönetim merkezi Tuapse’de olmak üzere Şapsığ Ulusal Rayonu (ilçe) kuruldu.

30 Aralık 1922’de  özerk birimleri ile birlikte Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyeti, diğer bağımsız  cumhuriyetlerle (Ukrayna, Belarus, Abhazya  da dahil Transkafkasya)  eşitlik temelinde birleşti, böylece Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) oluştu. Rus milliyetçileri başlarda  federasyona, kurucu cumhuriyetlere birlikten ayrılma (bağımsızlık) hakkı tanınmasına karşı idiler, sadece özerklik verilmesi ile yetinilmesini istiyorlardı. Ukrayna karşı çıktı, ayrılma hakkı ve federasyonda diretti, Gürcistan da federasyon istedi ve Lenin’in desteğiyle federasyona gidildi, eşit haklı federe  devletlerden oluşacak bir birlik devleti kuruldu.

Şimdiki RF Devlet Başkanı Vladimir Putin, özetle “Ukrayna Lenin’in  yapay bir ürünüdür, Lenin  cumhuriyetlere birlikten ayrılma hakları tanıyarak devletin (Sovyetler Birliği’nin)  temeline dinamit koydu” diyerek Lenin’i ve onun önderlik ettiği federal yapılanmayı kınıyor. Ukrayna’yı Rusya’nın ve Büyük Rus ulusunun vaz geçilemez  bir parçası, mütemmim cüzü olarak görüyor.

Sovyetler Birliği 1991 yılı sonuna değin 69 yıl yaşayacaktı.

Sosyalist iktidar ve özerklikler dönemiyle yeni bir sayfa açıldı ve tutsak uluslar canlanmaya, Rus şovenizmi (aşırı milliyetçiliği) ise Lenin‘in sert kınamasıyla gerilemeye başladı. Rus şovenizmi, maalesef  Lenin’den sonra giderek hortlayacaktı.

Lenin ulusal azınlıklar konusunda özetle şöyle diyordu: Geçmişte çok ezilmiş ve acı çekmiş olan az nüfuslu uluslara pozitif ayrımcılık (fazladan ayrıcalıklar) uygulayın, özerk devletler kurmaları için yardımcı olun, daha fazla temsil, daha fazla ve artan bir özerklik, azınlık dilini resmi dil olarak tam ve daha fazla kullanma hakkı verin, çoğunluğun aleyhine, azınlığın yararına  olacak haklar tanıyın; böylece pratikte var olan eşitsizliği bir nebze olsun gidermiş, bir ölçüde denge kurulmuş  olur …

(Devamı gelecek)

 

 

 

 

Yorum Yap